yeni e

iki aylık kültür sanat edebiyat dergisi

Blockchain: Gerçeğin Zinciri

Dünyamız her gün değişiyor ve ister bir dönüşüm ister bir devrim olarak görün teknoloji son 20 yıl içerisinde her alana girip onu ya değiştirdi ya da değiştirmek için hazırlıklarını tamamlamak üzere. Her gün yeni bir teknolojik kelime hayatımızın dip noktalarına kadar ulaşıyor. Bilgisayar, internet, adsl, 4G, tablet, akıllı cep telefonları, facebook gibi kelimeler teknolojiyle hiç alakası olmayanların bile dünyasını kapladı. Şirketler akıllı yazılımlar ile planlamalarını yapıyor. Devletler kilometrelerce öteden dijital ölüm makineleri ile savaşa giriyor. Son yıllarda daha enteresan şeyler de konuşulur oldu. Amerika seçimlerin ve Brexit’in sonuçlarında büyük etkisi olan bir yapay zekâ firmasından bahsediliyor. Gelecek 30 yıl içerisinde var olan işlerin, %30’unun, yapay zekâ uygulamaları ile ortadan kalkacağı öngörülüyor. Daha bunları sindirememişken bir de sanal para birimleri ortalığı kasıp kavurmaya başladı. Artık duymayan kalmadı diyebileceğimiz Bitcoin’in market değeri şu anda 232 milyar doları geçmiş durumda. İkinci sırada 117 milyar dolarla Etheryum, üçüncü sırada ise 80 milyar dolarla Ripple var. Bunların dışında 937 tane daha da digital para birimi var. Bitcoin’in market değeri bu değerlerle Cezair, Irak, Yeni Zelanda ve Romanya nın GSYİH’inden daha büyük. Toplam digital market para borsasının değeri is Kuveyt, Macaristan ve Katar’ı geçmiş durumda. Tüm bunlar, bir çoğu için şişirilmiş yeni bir finans ürünü gibi duruyor. Muhtemelen de Bitcoin için bu kuşkularında haksız değiller. Ancak Bitcoin tek digital para birimi değil ve bu para birimlerinin hepsi geçici olmayabilir.

Peki ama dijital para birimi ne demek? Şu anda piyasa da 80 trilyon dolar para dolaşımda ve zaten bu paranın sadece %8’i maddi olarak var. Gerisi, bilgisayar disklerinde tanımlı ‘dijital’ kayıtlardan ibaret.

Düşünün, yarın birileri bir kâğıt basıp, üzerine de şu kadar Bitcoin’e eşittir diye bir taahhütte bulunsa bu yeni dijital para birimimiz elle tutulabilir paraya dönüşebilir. Peki, eğer varlığının şekli dijital olmasını belirlemiyor ise yeni olan ne? Bu farkı Bitcoin ve diğer dijital paraların üzerinde yaşam bulduğu Blockchain teknolojik altyapısı oluşturuyor. Bu öyle bir altyapı ki onu hem tek merkezden yönetilemez, hem güvenilir, hem de toplumsal olarak meşru kılıyor.

İnternet eşit değildir gerçek!

İnternet birçoğumuzun hayatını değiştirdi. Bizden önceki hiçbir nesil, bilgiye ulaşmada bizim kadar büyük imkânlara sahip olmadı. Sadece bilgi de değil erişilebilir olan. Binlerce kilometre uzaklıktaki sevdiklerimizle ya da meslektaşlarımızla her an ses, video ya da metin gibi değişik seçeneklerle anlık iletişim kurabiliyoruz.

Ancak tüm bu iletişimde ciddi sorunlar var olageldi. Bunlardan en önemlisi gerçeklik sorunu oldu. İnternet verinin paylaşımı için muhteşem bir yol ancak verinin kaynağının doğrulanması ve sahiplik üzerinde büyük bir problem var. Ve bu sorun ne yazık ki yapısal bir sorun. Bir makale yazdığınızı düşünün. Bu makaleyi arkadaşınıza internet aracılığı ile gönderin. Öncelikle yaptığınız şey pratik olarak makalenizi göndermek değildir. Eğer öyle olsaydı sizin makaleniz, gönderildikten sonra bilgisayarınızda olmazdı. Olan şey zaten digital olan makalenizin bir digital kopyasının haberleşme kanal ağı üzerinden arkadaşınızın bilgisayarına gönderilmesidir. Pratik olarak bu, makalenin uzaktaki bir makinede kopyasını oluşturmaktır. Ancak nitekim bu bir kopya olduğu için birebir aynı olması garanti değildir. Haberleşmeniz, iki makine arasında özel bir iletişim üzerinden değil, internet adlı ağ üzerinden olduğu için, gerçekten arkadaşınıza gittiği de garanti altında değildir. Ortadaki adam (Middle in the middle) atak dedikleri saldırı yöntemi ile sizinle özel olduğunu düşündüğünüz iletişim kanalınızın arasına girebilir. Üçüncü kişiler tarafından makalenizi değiştirip arkadaşınıza gönderebilir ya da daha güzeli arkadaşınızın kimliği taklit edilebilir. Üçüncü kişiler haberleşmeyi onun adına yürütmeye devam edebilirler.

İnterneti otoriteler yönetir

Peki, ama durum bu kadar ciddiyse internet bankacılığı gibi mali sistemler nasıl internet üzerinde var olabiliyor? Bu temel sorun iki yöntemle aşılabiliyor. Birincisi şifreleme, diğeri ortak kabul gören otorite merkezleri. Bu yöntemler teknik olarak aslında yeterli ancak uygulamada yaşanan eksiklikler, her gün yeni ihtiyaçlara cevap vermeye çalışan teknolojik değişimlerin hızı sebebiyle ortaya çıkan açıklar, internet dolandırıcılığını ciddi boyutta devam ettiriyor. Bu boyut yıllık bir kaç 100 milyar doların üzerinde.

Her şeyin ideal işlediği duruma geri dönelim. Buradan Blockchain’in var oluş sebebini tanımlamaya çalışacağız. Diyelim ki internet üzerinden bir bankacılık işlemi yapacaksınız. Bunun için öncelikle kimlik sorununu çözmeliyiz. Biz bankanın kimliğine güvenmeliyiz, banka da bizim kimliğimize güvenmeli ki, bizim hesaplarımıza erişimimizi sağlasın. Burada güven merkezi banka olduğu için ilk yükümlülük ona ait. Biz bir bankanın adresine girmeye çalıştığımızda, bilgisayarımız, bu adrese atanmış, banka sunucu bilgisayarlarına ulaşmaya çalışacaktır. Bunun için internet ağında çeşitli yönlendirme mekanizmaları var. Bu mekanizmalar sonrasında bankanın bilgisayarı ile sizin bilgisayarınız arasında bir veri hattı kurulur. Ancak üçüncü bir kişinin araya girip bankayı taklit edemesin ya da banka ile aranızda geçen iletişim dinlenmesin diye şifrelemeye, bir de bankanın kimliğini garanti edecek başka bir güven merkezine ihtiyaç var.

Bunun için öncelikle haberleşme SSL şifreleme altyapısı ile bir üçüncü tarafından değiştirilemez hale getirilir. SSL şifreleme bir tür matematiksel, değiştirilmesi teknik düzenekler dolayısıyla imkânsız hale getirilen, imzalama ve şifreleme yöntemidir. Siz banka bilgisayarı ile SSL ile konuşma talebinde bulunur ve ardından, kimlik yerine geçen, SSL sertifikasını talep edersiniz. Bu kimlik aynı sizin kimliğiniz gibidir. Sadece bir devlet tarafından değil, dünya üzerinde sayılı sayıda var olan, otorite şirketler tarafından para karşılığı dijital olarak yaratılır ve onlar tarafından imzalanır. Bu kimliklerin değiştirilemezliği ve doğruluğu teknik olarak garanti altındadır. İnternette gezmek için kullandığınız tarayıcılar (ie, firefox, safari) bu merkezleri bilir ve siz bankadan SSL sertifikasını, güvenli kanal üzerinden aldıktan sonra, tarayıcınız bu kimliklerin içindeki imzalara bakıp, esas imza sahibi otorite merkezlerinden çeşitli yöntemlerle teyit eder. Anlayacağınız gibi bu otorite merkezlerinin güvenliği dünya çapında kritik bir mevzudur. Eğer bir tanesine bile sızılacak olursa tüm dünya üzerinde, otoritenin imzası ile sahte kimlik dağıtımı yapılabilir. Bu durum, otorite merkezinin yetkisi milyonlarca bilgisayarlık ağda silinene kadar etkili olur.

İmzalama nasıl çalışır?

Bu sistemde kritik olan işlerden biri bu imza ve SSL sertifika işlemidir. Meraklısı ve Blockchain’de de kullanıldığı için bir paragraf ile anlatmaya çalışacağım. SSL sertifikasının üzerine oturduğu temel algoritma açık ve gizli anahtar çifti ile şifrelemedir. Basitçe açık anahtar, çok büyük iki sayının ya da daha iyisi çok büyük iki asal sayıdan matematiksel algoritmalarla üretilir. Kullanılan sayı çifti gizli anahtar olarak adlandırılır. Bilgisayarınızda da oluşturabildiğiniz bu açık-gizli anahtar çiftinin açık anahtarı ile şifreleme yapabilir, gizli anahtar ile şifreyi çözebilirsiniz. Bu sayıların büyüklüğü ve algoritmanın zorluğu sebebiyle şifrelemenin kırılması teorik olarak mümkünken, pratik olarak imkânsızdır.

SSL sertifikası denilen kimlik bilgisi ise içerisinde sahibinin adı, son kullanma tarihi, sahibinin açık anahtarı ve veren kurumun, bu bilgilere göre atılmış, dijital imzasını içerir. Siz bu sertifikayı aldığınızda öncelikle veren kurumun imzasını denetlersiniz. Eğer her şey yolunda ise sertifikanın sahibi sunucuya, sertifikadaki açık imza ile şifrelenmiş, sadece bu iletişimde kullanmak istediğiniz üçüncü bir anahtar gönderirsiniz. Açık imza ile imzalanmış bilgi gizli anahtar sahibi dışındakilerce açılamadığı için üçüncü anahtar güvendedir. Sertifika sahibi gelen veriyi gizli anahtarıyla açar ve aranızdaki iletişim için kullanacağı üçüncü anahtarı alır. Daha sonra tüm iletişim bu anahtar ile devam eder.

Bu şifreleme tekniğinin güvenirliği üst düzeydedir ve teknik bilgisi de tamamen açıktır. Blockchain altyapısı da kimlik tespitinde bu algoritmaları kullanır.

Blockchain: Çoğunluğun otoritesi

Ne kadar demokratik bir ortam olduğu her daim dile getirilse de, az önce yukarıda açıkladığımız akıştan da anlayacağınız üzere internet, bazı temel işleyiş sebepleri gereği aynı zamanda otorite merkezlerinin kontrolü altındadır. Google gibi arama motorları sizin erişebilirliğinizi zorlaştırabilir ya da engelleyebilir. Devletler yerel ağı ve adreslendirme mekanizmalarını ellerinde tutar. Türkiye’de yaygın olduğu üzere zararlı gördükleri sitelere erişimleri engelleyebilir. internet servisi sağlayıcı yurtdışında çok yaygın olduğu üzere telif haklarına uymayan sitelere erişimi kapatabilir. Ancak en sert uygulama iş para olunca ortaya çıkar. İnternet üzerinde para akışı tamamen finans tekellerinin kontrolündedir ya da bir zamanlar öyleydi. Ve bu kontrol, kara para aklamayı engelleme vs. gibi bahanelerle, çok ağır şartlar altında tutulmaktadır. Bunun en bariz örneği Wikileaks’in bağış toplamasının dünyanın en büyük para ödeme sistemleri tarafından (Mastercard, Visa, Paypal, Western Union) bloklanmasıdır. Hangi merkez ya da hangi yasal dayanak tarafından alındığı belli olmayan bu blokaj ile Wikileaks gelirlerinin %95’i engellenmiştir.

Bu merkezlerin paranın hareketi üzerinde bu kadar büyük bir kuvvete sahip olması, onları milyarlarca dolarlık kolay bir kazanca da ortak eder. Gelişmekte olan ülkelere en büyük para transferi ne devletlerin birbiriyle alışverişi ne de merkez bankaları arasında borçlanmadır. Bu para gelişmiş ülkelere giden işçilerin anayurtlarına gönderdikleri paradır. 2015 yılında 582 milyar dolara ulaşan bu transferden mali tekeller %10’lara varan transfer ücreti almaktadırlar.

Peki, neden bu bankalara ihtiyacımız var. Devletin kimlik dağıtmasına neden ihtiyaç duyuyorsak aynı sebepten… Bu merkezler birincisi kimlik denetimi yapıyor. Bir de banka ise hesap, devlet ise nüfus gibi, kayıt defterleri tutuyorlar. Daha sonra hareketlerimiz üzerinden bu kayıtlar güncelleniyor. Gerekirse bu kayıtlara bakıp bize kefil oluyorlar ya da bizim adımıza diğer otorite merkezleriyle işlem yapıyorlar (diğer bankalarla işlem ya da devletler arası pasaport vs). Bu özellikleri de onlara ekonomi ya da nüfus üzerinde muazzam bir güç veriyor.

Peki ya tüm dünyadaki insanların bilgisayarlarında tutulan ortak kayıt defterini açabilsek ve bu defterin giriş ve çıkışları ortak yapılabilse, bir de bu ortak kayıt defterinin değiştirilemezliği de garanti altına alınsa ne olur?

2008 yılında finansal sistem çöktükten sonra belki isteyerek belki zorunda kalınarak Satoshi Nakamoto adında kişi ya da kişiler dijital bir para birimi için bir şifreleme ve kayıt sistemini dünyaya duyurdular. Bitcoin adını alacak bu ilk digital para birimi Blockchain adındaki yazılım teknolojisi üzerinde koşuyordu.

Blockchain temel olarak değer içeren verinin (para, düşünsel yapıt) ortak bir topluluk halinde yönetilmesine imkân veren bir sistemdir. Bu imkânın altında yatan küresel hesap defterleridir. Banka sistemine tüm değerler banka sunucularında saklanırken, Blockchain altyapısında her türlü dijital değer varlık küresel bir hesap defteri üzerinde, şifrelemenin en yüksek seviyesi ile topluluk bilgisayarlarına dağıtılarak saklanır. Bu topluluğa giriş serbesttir ve her türlü işlem şeffaf olarak yürütülür. Küresel hesap defteri birbirine bağlanmış blok veri kümelerinden oluşmaktadır. Bu bloklar aslında banka sistemindeki adıyla mutabakat verileridir.

Blockchain sisteminde yapılan tüm transfer işlemleri açık olarak tüm dünyaya yayınlanır. Bu paylaşımlar Bitcoin’de her 10 dakikada, Ethereum’da 15 saniyede bir, madenci denilen kişilerin elinde bulunan çok yüksek güçlü bilgisayar sistemleri ile toplanıp işlemlerin doğruluğu ve geçmiş blokla olan tutarlılığı ispatlanıp ardında tüm dünyaya yeni bir blok olarak ilan edilir. Bu blok topluluğun geri kalanının çoğunluğu tarafından onaylandıktan sonra, içerdiği tüm transfer işlemleri onaylanmış hale dönüşür. Sonrada geçmiş blok zincirine, zaman damgası kullanılarak, son halka olarak eklenir.

Yeni blok verisinin oluşturulması için tüm madenciler arasında her 10 dakikada bir muazzam bir yarış olmaktadır. Bu motivasyonun kaynağını ilk olarak yeni bloğu oluşturan madenciyi blok oluşturmak için var olan ödül (25 Bitcoin) ve işlem yapan son kullanıcıların, işlem başına teklif ettiği işlem ücretleri oluşturmaktadır.

Sistemin mucidi Satoshi Nakamoto yeni blok oluşturma işlemini öyle tasarlamıştır ki 2009 yılında yeni bir blok oluşturma probleminin çözülmesi için sadece birkaç bilgisayar ile 10 dakikada yapılmaktayken, şu anda Google’ın sahip olduğu hesaplama gücünün 100’lerce katı bilgisayar gücü ile yine 10 dakikada yapılmaktadır. Yeni yapılan bir araştırmaya göre madencilerin kullandığı süper bilgisayar gücünün tükettiği elektrik, 159 ülkenin tüketimini geçmiş durumdadır. Bu ülkeler arasında İrlanda’yla birlikte 19 Avrupa ülkesi de bulunmaktadır.
Zincirin güvenliği işte bu bilgisayar gücüyle inşa edilmiş olmasından dolayı garanti altına altındadır. Zincirin herhangi bir halkasında değişiklik yapmak isteyen biri, zincirin hedef halkasını ve bağlı olduğu tüm halkaları değiştirmek zorundadır. Ve toplam gereken hesaplama gücü bugünün teknolojisinin çok ötesindedir.

Sistemin sahip olduğu güvenlik, verinin internet ağında birçok kopya ile saklanma ve şeffaflık özellikleri ile şu anda bankacılık sistemlerinden de başarılı durumdadır.

Sadece para değil

Bu konuya ilgi duyanlardaki en büyük yanılgı bu teknolojiyi sadece borsa enstrümanı ya da para birimi olarak görmeleridir. Blockchain tüm değer niteliklerine uygulanabilir. İkinci büyük dijital para birimi Etherium 19 yaşında bir Kanadalı tarafından geliştirildi. Ve Bitcoin’den farklı olarak para değerinin dışında, yönetim ve ödeme gibi işleri yönetebilen bir akıllı sözleşmeyi de barındırabilmesindedir. Bu da herhangi bir merkezi olmayan işler yaratma imkânı getirmektedir.

Geçtiğimiz yıllarda silikon vadisinin parlattığı en büyük kavram paylaşım ekonomisi oldu. Bununla, silikon vadisi kökenli yeni teknoloji firmalarının tekelleşmeyi sonlandırdığı, artık bireylerin de topluluk olmanın gücüyle kendi emeklerine sahip çıkabilecekleri vs. ifade edilmekteydi. En bilinen örnekler Uber, AirBnb olarak düşünülebilir. Bu tezin bir doğruluk içerdiği yadsınamaz. Bu sistemler sayesinde insanlar, bağımsız bir şekilde, kendi odalarını kiralar ya da kendi kişisel araçları ile taşıma işi yapar hale geldiler. Bu alandaki birçok tekel bundan zarar gördü. Paranın dağılımı belki biraz daha “demokratik” hale geldi. Ancak ne var ki Uber yada AirBnb, sadece teknolojik aracılık sıfatıyla, bu işin esas kaymağını götüren milyarlarca dolarlık şirketlere dönüştü.

Şimdi Etherium ya da benzer dijital para birimleri bunu dağıtmak üzere. Siz bu digital para birimleri ile pekala iki kişi arasında sözleşmeye dayalı para transferi yapabilirsiniz. Mesela taksiciye belli bir km için para gönderdiğinizi, işin sonunda paranın aktarımının onaylandığını düşünün. Hatta sizin ve taksicinin yaptığı yorumlar da mutabakata değiştirilemez olarak girsin ve topluma açık olsun. Burada sözleşmeyi yürüten yazılım uygulamasını yapanlar, madencilik yapanlar, yine bu alışveriş üzerinden para kazanacaklardır. Ancak bu Uber gibi tek bir merkezi gerekli kılmaz. İsteyen herkes bu Blockchain üzerinde koşan yeni bir uygulama yapabilir.

Bir başka örnek Gramma ödüllü Imogen Heap adlı sanatçının geliştirmekte olduğu Mycelia projesidir. Basit olarak Blockchain tabanlı bu uygulama müzik üreticileri ile dinleyiciler arasındaki aracıları ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bu sistemde dinleyiciler, herhangi bir müzik dinlediklerinde sadece müzik sahibine para ödemiş olacaklar.

Burada dikkat çekici gözüken tekelleşme madenciler tarafında olabilir. Blok oluşturmak için gerekli işlem gücünün sürekli artması, tekellerin bu alana yayılmasını sağlayacaktır. Ancak çok daha büyük bir demokratikleşme verinin paylaşımında oluşmaktadır. Şimdiye kadar internetteki tüm yapılanmalar veriyi uygulamanın yapımcısına biriktirip, merkezileştirip, tekelleştirmektedir. Google’ı, Facebook’u ya da bankaları ele alın. Tüm bilgilerimiz ellerinde toplanmakta ve bu bilgiler ticari olarak sürekli kullanılıp, bir meta olarak pazarda dolaşmaktalar. Blockchain üzerinde oluşan tüm işlemler açıktır. Tüm dünyada Bitcoin alım satım işlemlerini takip edebilirsiniz. Bu bilgilerin açık olması Blokchain sisteminin bir zorunluluğudur. Bu ise bilgiye erişim ve kullanımının topluma yayılmasına daha büyük imkânlar vermektedir.

1 https://coinmarketcap.com/all/views/all

2 https://www.bloomberg.com/news/articles/2017-12-04/Bitcoin-now-bigger-than-buffett-boeing-and-new-zealand-economy

3 https://www.quora.com/What-percentage-of-the-worlds-money-is-digital

4 https://en.wikipedia.org/wiki/Man-in-the-middle_attack

5 https://www.theguardian.com/technology/2013/oct/30/online-fraud-costs-more-than-100-billion-dollars

6 https://wikileaks.org/Banking-Blockade.html

7 https://en.wikipedia.org/wiki/Remittance

8 https://www.cbsnews.com/news/Bitcoin-mining-energy-consumption/

9 https://blockgeeks.com/guides/smart-contracts/

10 http://myceliaformusic.org/2016/05/14/imogen-heap-decentralising-the-music-industry-with-blockchain

11 https://blockchain.info/unconfirmed-transactions

Serdar Özay
diğer yazıları