SAİT FAİK’İN ÇALIŞKAN İNSANLARI
KADİR YÜKSEL
“Anadoluhisarı iskelesinin yanında küçük bir kahve vardır. Onun önünde durmuştuk. ‘Haydi, dedi, mademki, hikâyecisin, şu kahvede ilk gözüne çarpan nedir, söyle bakalım?’ Baktım üç, dört kişi oturmuş, kâğıt oynuyor, kahve içiyor, duvarda birtakım renkli basma resimler… İran şahının Atatürk’le resmi falan. Bu resimleri belirtirim, dedim. Kızdı birden, ‘Ulan, dedi, o kenarda tek başına oturan ihtiyar sakallı var ya? İşte asıl hikâye o be?’ Gerçekten denize doğru bir küçük ihtiyar oturmuştu. Yalnız, sıkıntılı bir hali vardı. Vapuru da değil, denizi de değil, kahvenin önündeki o pis suları seyrediyordu. Sait, yol boyunca, hep o ihtiyardan söz açtı durdu.”[1]