yeni e

iki aylık kültür sanat edebiyat dergisi

Cem Dinlenmiş: Türkiye Karikatürü On Yıldır Çok Az Genç Çizer Çıkarabildi

2005 yılında Penguen ile çizerliğe başlayan Cem Dinlenmiş uzun yıllardır karikatürist, illüstratör ve ressam olarak hayatını sürdürüyor. Penguen dergisindeki “Her Şey Olur” köşesini 2006 yılından bu yana devam ettiren Dinlenmiş’in bu seriden işlerini bir araya getirdiği 5 kitabı var. Çizerliğe başlama süreci, Her Şey Olur köşesi, Türkiye’de mizah dergiciliği ve sorunları üzerine konuşmak için kendisiyle bir araya geldik.

 

Penguen’de çizmeye başladığın “Her Şey Olur” köşesine Penguen’in kapanması ile birlikte Uykusuz’da devam ediyorsun. “Her Şey Olur” ile politik ve toplumsal olarak nitelendirebileceğimiz güncel olayları alışık olmadığımız, özgün bir biçim ile okurlarına aktarıyorsun. Bize öncelikle “Her Şey Olur” köşesinin hikâyesinden bahsedebilir misin?

 

2006 yılında Penguen dergisinde güncel politikayı irdelediğim bir köşe yapmaya başladım. Bu editörümüz Selçuk Erdem ile ortak aldığımız bir karardı. Gırgır’dan beri süregelen derginin ilk iki sayfasını gündem karikatürlerine ayırma anlayışı devam etse de, daha yenilikçi bir köşe formatı üzerine hemfikirdik. Derginin ihtiyaçları ve benim sonrasında konuya olan ilgimi keşfetmem ile bu köşe ortaya çıkmış oldu.

Genellikle her çizerin siyaset dışı bir dünyası vardır. Çizimlerini bu siyaset dışı dünyanın eksenleri üzerinden geliştirirler. Bunun yanı sıra bir de gündem karikatürleri vardır. Gündem karikatürlerinde basına yansıyan bir olay sade ve çarpıcı bir formda anlatılmak istenir. Karikatür ile ilgilenen okurlar için gündemi ilgi çekici hale getiren klasik bir formdur bu. Ben bu klasik formun dışında, anlatım tarzını sürekli değiştirerek okurların ilgisini çekmeye çalıştım. Penguen’de başladığım “Her Şey Olur” köşesi benim yeni denediğim bir tür olarak kendimi sürekliği geliştirmeme yardımcı olan bir köşe oldu ve olmaya devam ediyor.

 

Her Şey Olur’da muhalif bir bakış var. Bu muhalif perspektifi edinmene ve köşeni beslemene yardımcı olan kaynaklar var mı? 

 

Bu biraz mizaç ile ilgili… Aslında mizah dergilerinin önemli bir bölümü demokrat bir çizgi izler. Ben lisedeyken çevremdeki herkes mizah dergileri okurdu. Özellikle gençler politikayı bu dergiler sayesinde takip ederdi. Irak Savaşı zamanıydı mesela çok sert kapaklar çıkardı hatırlıyorum. Hal böyleyken mizah dergisi takip eden her genç gibi ben de politika ile haşir neşirdim. Eve giren Radikal, Cumhuriyet gazeteleri ve Açık Radyo takip ettiğim diğer kaynaklar arasında sayılabilir. Penguen’in siyasi işlevi benim de çizmeye başladığım yıllarda (2005-2006) çok ilham vericiydi. Ben köşemde güncel olan ve topluma değen her konuyu ele almaya çalışıyorum. Kültür, sanat veya edebiyat alanındaki herhangi bir gündemi de işlemeye çalışırım her zaman. Kötü yapılmış bir restorasyon veya milli takımın başarısız olması benim köşemin konusu olabilir. Bunları sinema, internet ya da bilgisayar oyunlarından benim neslimin aşina olduğu kültürel öğelerle yan yana getiriyorum sık sık. Bu öğeleri kullanarak okurlarım ile aramdaki bağı güçlendirdiğimi düşünüyorum. 

 

Karikatürün son 10 yılını mercek altına aldığımızda senin de belirttiğin gibi 2000’li yıllarda Penguen gibi karikatür dergileri liselerde, üniversitelerde ellerden düşmezdi. İnsanlar heyecanla yeni sayıyı bekler ve derginin gündemini kendi gündemi yapıp tartışırlardı. Aradan geçen on yılda bu dergiler ellerden düşmeyi bırak raflardan düşmeye başladı. Eskiden mahalle bakkalında bulduğumuz dergilere rastlamak bile güç. Sen alanın içinden biri olarak on yıllık bu seyri nasıl değerlendiriyorsun?

 

Bunu tek bir sebebe bağlamak zor. Yayın dünyasının bir kriz ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz. 2000’li yıllarda internetle etkileşim şimdiki kadar kolay değildi. Artık herkes internet üzerinden isteği kaynağa yolda yürürken, otobüste seyahat ederken ulaşabiliyor. Dolayısıyla artık rafta dergi arama devri yavaş yavaş sona eriyor. Son zamanlardaki ekonomik gelişmeleri ve özel olarak kâğıt krizini de buna eklediğimizde sorun iyice dallanıp budaklanıyor. Bunun yanı sıra son zamanlarda dergilerin genç okurları yakalamakta başarılı olamadığını da düşünüyorum. Hal böyle olunca yeni çizerlerin sayısında da bir azalma meydana geldi. Okur karikatürü beğenir, beğendiği sanat formunu icra etmek ister. Denemeler yapar ve dergiye çalışmasını yollar. Devamında çizer olarak yoluna devam eder. Mizah dergileri uzun süredir yeniyetme ya da 20’li yaşlarında çizerler ortaya çıkaramadı. Okurların dergiyi, dergilerin okuru besleyemediği bir kısır döngü var diyebiliriz. Bu parametrelerin hepsini beraber değerlendirmek gerekiyor. Ülkenin otoriter yönetimi zaten hepimizin malumu, vasatlığı öne çıkaran iklim de işleri epey zorlaştırıyor.

 

Mizah dergiciliğinde bir çözülme süreci mi başladı?

 

Karikatür dergiciliği bugünkü formatını geçmişten miras almış durumda. Cumhuriyet’in erken döneminde çizginin az, yazının yoğun olduğu bir dergicilikle karşılaşırız. Gırgır’a ekolünde ise çizgiler yoğunlaştı, çizgi öykü ve karikatür ön plana çıktı. Bugünkü mizah dergileri de Gırgır geleneğinin devamı olarak karşımızda durmakta. Ancak artık belli ki bu formatın da değişmesi gerekiyor. Bir çözülmeden değil ancak bir değişim ihtiyacına ayak uyduramamaktan bahsedebiliriz. Aslında değişim için çaba var ancak bu yeterince etkili değil gibi.  

Bununla birlikte siyasi bir meseleyi tek karelik klasik bir karikatürle anlatan gündem karikatürü ya da editöryal karikatür dediğimiz alan dünyada geriliyor. Geçtiğimiz yıl The New York Times gazetesinin siyasi karikatür yayınlamaktan vazgeçmesi önemli bir gelişme. Fakat çizgi röportaj ve biyografi çizgi romanlar etkisini arttırmaya başladı. Biçimsel dönüşüme ayak uyduramamak derken esasen bunu söylemeye çalışıyorum. Bu çağda yeni bir form yükseliyor ve bunu göz ardı etmemek lazım. Çizgiyle dünyada olup bitenleri anlatma işi güç kaybetmiyor sadece biçim değiştiriyor. Uygur Türkü genç bir kadının yaşadıklarını anlatan manganın geçtiğimiz ay viral olması ve internette milyonlarca kez paylaşılması gibi.(Link: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50558591) Tüm olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye’de mizah dergiciliği hâlâ ayakta duruyor ve bunu çok değerli buluyorum. On yıl önce 60-70 bin satan mizah dergilerinin bugünkü satış rakamları düşük ama mevcut üretim yine de çok değerli. Bir yandan Penguen kapanırken diğer yandan 2019’da hem Kürtçe hem Zazaca olarak çıkmaya başlayan Zring Dergisi… Mizah dergiciliği güç kaybetse de hâlâ bu geleneğin sürdürülmesi için bir enerji var ve bu da beni heyecanlandırıyor.

 

Mizah dergiciliğindeki güç kaybında sosyal medyanın bir etkisi oldu mu sence?

 

Karikatür bazında eserler yazılı basından ziyade sosyal medyada dolaşımda olduğu için bu da beraberinde mefhumun kendisinde bir değişime yol açıyor. Bir dergiye bağlı olarak çizdiğinizde derginin biçimsel formuna ve temasına uyum sağlamak zorundaydınız. Birçok çizer kendi sosyal medya hesapları üzerinden herhangi bir editöryal süzgeçten geçmek zorunda kalmadan eserlerini takipçileri ile paylaşıyor. Yani şu an bulunduğumuz yer daha özgürlükçü bir yere de gidebilir. Bu beraberinde çeşitliliği de arttırdı ancak bunun niteliğe etkisi tartışmalı bir konu. Çünkü dergicilikte ekip ile öğrenme gibi yadsınamayacak önemli bir avantaj vardır. Genç bir çizerin farklı kuşaktan usta çizerlerle birlikte kafa yorup onların deneyimlerinden faydalanması, gelişimi açısından oldukça önemlidir.

 

Mizah dergiciliği ve onun siyasi işlevinden bahsetmiştin. Bunun bir gelenek olduğunu ve senin de bunu sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Fakat mizah dergilerinin bugünkü durumuna bakacak olursak bu işlevin geçmişe göre zayıfladığını da görüyoruz…

 

Gündem ile ilgili karikatür çizen çok kişi kalmadı. Uykusuz’da benim dışımda bir süredir düzenli olarak güncel politika çizen pek kimse yok. Bunu temel sebebi bu işin gittikçe zorlaşması… Baskı ve davalar bir yana, yıllardır ortalıkta aynı siyasetçiler var. Bizim işimiz görsellikten oluşuyor. İşimiz portre çizmek ama hep aynı kişileri çizdiğimiz bir döngüye giriyoruz. Olaylar da sürekli tekrarlandıkça bunu komik bir şekilde anlatmak bir yerden sonra gittikçe zorlaşıyor. Bu hem çizer için hem de okur için can sıkıcı olabilir. Ben de bazen yoruluyorum ama iyi yaptığım bir işi sürdürebildiğim için mutluyum.

diğer yazıları
Yağız Senem & Buket Demir
diğer yazıları