İLYAS TUNÇ
Kongo, 1885-1908
Bokoteli M’Putila anlatıyor:
-Bize zorla kauçuk toplatmak için köyümüze geldiler. Kaçarken sırtımdan bir kurşun yedim. İzleri hâlâ belli. Ölmüş gibi yaptım. Askerlerden biri palayla elimi kesti ve gitti. Başka kesik eller de taşıyordu… Aynı gün annemle babamı da öldürdüler. Onların da ellerini kestiler, biliyorum.
Kongo katliamı!
‘İnsanlığa karşı işlenen suçların’ en acımasızlarından biri!
Süreç, Belçika Kralı II. Leopold’un 1885’te Kongo topraklarını satın almasıyla birlikte başlıyor. Nüfusun üçte ikisi, on milyon insan, katlediliyor; 20. yüzyılın bu ilk katliamında…
Mermilerin boşa harcanmadığının ispatlanması gerek! Sömürgeci Force Publique subayları öldürülen yerlilerin ellerinin kesilip getirilmesini bu yüzden emrediyor. Ordu birimlerinde kesilmiş elleri toplamakla görevliler bile var. Vahşetin boyutu el kesmekle sınırlı değil; kafa uçurmak, asmak, zincirlemek, kırbaçlamak, tecavüz etmek, ceset yedirmek…
Kongo’dan Anvers’e fildişi ve kauçuk, Anvers’ten Kongo’ya uygarlık!
M’Putila, hüzünlü bir Kongo türküsüyle bitiriyor öyküsünü:
Bıktık artık bu zulmün altında yaşamaktan.
Kadınlarımız, çocuklarımız katlediliyor, dayanamıyoruz,
Baş edemiyoruz beyaz barbarlarla.
Savaşacağız…
Biliyoruz öleceğiz, ölmek istiyoruz ama.
Ölmek istiyoruz.