Anthony Giddens, kültürel ürünlerle yaratılan ve kitle iletişim araçlarında paylaşıma sunulan küresel fikirler, imgeler ve kimlikler olduğunu söyler. Giddens’a göre hayatın her alanında birey “küresel etkilere” maruz kalmaktadır. Ulusal sınırlar, küresel sınırların karşısında güçsüzdür. Tüketim kültürünün ürettiği beden tanımlaması da, küresel etkilerle yerel beden algılarına hükmeder ve yeniden şekillendirir. Giddens bu durumu şu şekilde tanımlar; “Dünya artık herkesi etkileyen karşılıklı bağımlılıkların gelişmesi sonucunda, ortak bir sosyal sistemin ortaya çıkmasına neden olmuştur.”[1] Küresel dünyada birey, ortak sistemin kültürel tanımlamaları ve gereklilikleriyle meşguldür. M. DeCerteau, L. Giard ve P. Mayol, gündelik hayatın keşfini yaparken kültür kavramına vurgu yaparlar ve kültürün ürettiği bilginin toplumsal amaçlara ve ilişkilere göre bir dizi işlem sonucunda şekillendiğini vurgularlar.Bu işlemlerde özellikle estetik boyuta dikkat çekerler.[2] David Chaney, günlük yaşam tarzlarının, küresel sistemin içerisinde farklılıkları besleyen ‘öykü anlatma yolu ve yaratıcı çalışma biçimleri’ ile şekillendiğinden ve estetikleştiğinden bahseder.[3] Yaratıcı anlatılar yaşamı estetikleştirirken, bedene atfedilen yeni anlamlarda, beden kontrolünü önemseyen yaşam biçimlerinin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu yaşam biçimleri, Dick Hebdige’in alt kültürlerin ve tarzların biçimlenişini tanımlarken ifade ettiği, “tarz ve bir reddiye ilişkisine” benzer üretilen bir kültürden bahsetmektedir.[4]
Modern zamanlara, kitle iletişim araçlarında aktarılan, imge beden olarak da adlandırılan, hayal edilen, ulaşmak istenen, belli bir beden formu hâkimdir. Bu beden formunda zayıf ve fit olmak esastır. Aksi takdirde, şişman olmanın yarattığı toplumun dışına atılma, sürekli eleştirilme ve zayıflama telkinleri ile birey kendi kilosunu kontrol edeceği bir yolu seçmek durumunda bırakılır. Fabio Parasecoli’nin belirttiği gibi kitle iletişim araçlarında insanların önce ve sonra beden resimleri paylaşılmakta, önce olumsuzlanarak sonraya ulaşmak konusunda çabalar örnek olarak gösterilmektedir.[5] Bedenimizin nasıl görüldüğü ve dolayısıyla kilosu önemli kaygı kaynaklarından biri haline dönüştürülmektedir. Bu yüzden Fransız doktor Dr. Dukan, küresel zayıflama pazarında, bir yol gösterici olarak ürettiği yaşam tarzını farklı iletişim araçları kullanarak kolayca yaymakta ve kitleler onu şevkle takip etmektedir. Çünkü yeme-içme alternatifleri anlamlar yüklenmiş, karakteristik, ayırt edici beslenme tercihleri vasıtasıyla yeni kimlik ve aidiyetler oluşturur ve yaşam tarzları önerir.
Modern toplumların, yaşam tarzlarını nasıl ürettiklerini sorgulayan David Chaney farklılıkların, kendini tanımlamada belirleyici olduğunu vurgular. Chaney, “Yaşam biçimleri insanların neler yaptıklarını, niçin yaptıklarını bunu yapmanın kendileri ve başkaları için ne anlama geldiğini anlatmaya (haklı bulmaya) açıklamaya yardımcı olur. ” diyerek, yaşam nasıl biçimlendiğine vurgu yapar.[6] Diyet kitapları bir yaşam tarzı da vaat ederken, Chaney’in belirttiği sorulara da cevap verir. Diyet kitapları, alternatif beslenme kitapları önerdikleri beslenme diyetinin ne kadar faydalı ve önemli olduğunu kitlelere anlatmaya çalışırlar. Bu diyetleri önerenler kültürel ürünler ve medya aracılığıyla, adım adım insanların yeni yaşam biçimlerine nasıl sahip olacaklarını detaylandırır. Chaney bu durumu; “Yaşam biçimleri, özel bağlamlarda anlam kazanan, uygulama ve davranış dizeleridir.” diyerek tanımlar.[7]
Modern zamanlarda bireyin hayatına anlam katarak kilolarını kontrol etme yöntemleri öneren, alternatif beslenme, merkezinde diyet olan yeni yaşam ve öğreti biçimleri, bir savaş halini alan kilo alma ve verme deneyimlerini kontrol eder. Aynı zamanda sağlık faktörü ve uzun yaşamı da vurgulayarak içine dâhil eden bu öğreti biçimleri yaşamımızı bir bütün olarak ele alır, yeme pratiklerimizin her alanına girer ve değişime zorlar. Yemenin kontrolünü hedef alan yaşam tarzlarında, karakteristik davranış biçimleri üretilmiştir. Özel bir dilin var olduğu söylenebilir. Sınırları ve kuralları vardır, diyetin içinde ve dışında olma halleri tanımlanmıştır. Günleri, haftaları böler. Yenilecekler, yenilmeyecekler, günlük hayatta bedenimize dair hareketlilik alanları, kendi özgün farklılığıyla bu yaşam tarzını seçenlere yol gösterecek şekilde düzenlenmiş ve estetikleştirilerek kültür halini almıştır. Üretilen bu yaşam tarzı toplumun içinde bireyi farklılaştırır ve bir kimlik kazandırır. Aynı zamanda benzer yaşam tarzını seçmiş olan kişiler için aynı dili konuştukları yeni sosyalleşme alanları yaratır. Yaşam tarzı da üreten, neyin tüketileceğine göre sınıflanan diyetlerden bazıları şunlardır: Protein ağırlıklı (Dukan diyeti, Dr. Canan Karatay’ın önerdiği Karatay diyeti, İsveç, Taş devri diyeti; düşük karbonhidratlı diyetler (Atkins, Hollywood, Ketojenik, Stillman Diyeti; karbonhidrat ve proteinin birlikte tüketilmediği diyetler (Montignac Diyeti); tek tip besine yönelik diyetler (Karpuz, Lahana, Üzüm, Patates Diyeti vb.); Düşük kalorili diyetler (Açlık, Prenses, Simeons Diyeti vb.).[8]
Bedenimizin kilo kontrolünü mümkün kılmayı vaat eden bu yaşam modellerinin modern dünya ile ilişkisini kurmanın teorisini anlamaya çalıştığımızda değişik tanımlamalar bize yol gösterebilir. Örneğin, Chaney, yaşam biçimlerinin modernizm ile ilişkisini tartışır. Neden ve sonuç ilişkisini işlevsellik üzerinden kurar. Modernizmin insanların anlam dünyalarını yok etmesinin arkasından yaşam biçimlerinin yapay yaratılar ve benimseyişler olarak, yaşanan bu anlam kaybını gidermeye yönelik yeni öneriler ile yaygınlaşmaya başladığından bahseder.[9] Bayley’e göre “Beğeni törenleri çok katlı alışveriş merkezlerinde ve müzelerde kutlanan yeni bir dindir. Her iki kurumun da kökeni tamda popüler tüketimin patlamasına tanık olan tarihsel dönemde yatar.”[10] Bedenle ilgili modern anlatıların hepsinin toplumsal yapının çözümünde yol gösterici bir işlevselliği vardır ve toplumla ilgilidir.[11] Kentli modern bireye kilosunu kontrol etme fırsatı öneren diyet odaklı yeni yaşam biçimleri, popüler kültürü besleyen ve popüler kültürden beslenen ürünler haline gelmiştir. Modern birey bu yaşam tarzlarının içinde veya dışında olmayı önemser. Birey, popüler kültür ürünleri tarafından bu yaşam tarzlarından birisini seçmeye teşvik edilir.
Modernizmin, aynı zamanda kapitalizmin, bedeni doğasından koparan müdahalesi, bireye neyi isteyeceğini dayatması, diyet merkezli yaşam tarzlarının küresel bir şekilde hızla dolaşıma girmesine ve hayatları etkilemesine neden olur. Artık, şehirde, kendinden çok farklı olanlarla birarada yaşayan modern insan için neyi, ne zaman, nerede, kimlerle, niçin yediğinin sorularının cevabı sıradan cevaplar değildir. Bireyin kimliğini, sosyal ilişkilerini bu soruların cevapları tanımlar. Bu noktada yemenin kilo kontrolü üzerinden disipline edilmesi biçimi de, bireye kimlik kazandıran bir hal almıştır. Çünkü yaşam biçimleri, tüketim kültürü ile yakından ilişkilidir. Farklı diyet biçimleri, farklı yaşam biçimleri önerilerini içerir. Bu noktada “bana beslenme tercihini veya diyetini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” tanımlaması yapılabilir. Çünkü diyet tarzları hayatın her alanına müdahale eden bir kapsayıcılık, işlevsellik içeren açıklamalarla sunulur. Yemeğin popülerleştiği ve cazibesini arttırdığı modern zamanlarda bedenin biçimini kontrol etme ve bedene şekil vermede bir o kadar popülerleşmektedir. Bunun sonucunda diyet yemeklerinin cazibesi ile biçimlenen yaşam şekilleri kendi kuralları ile yeme alternatiflerini estetikleştirmekte ve onlara anlam katmaktadır.
Diyet seçmek hafife alınacak herhangi bir seçim değildir. Diyetler vaat ettiği sonuçlara ulaşmak için yeme, içme üzerinden bir yaşam tarzı önerirler. Aynı diyeti seçenler ortak değerleri, dilleri, kültürleri olan bir grup haline gelirler. Beğenilerin sonucunda oluşan gruplaşma faaliyetleri etkileşimli bir şekilde yeni alternatif yaşam modelleri üretir. Diyet kitaplarını okuyan ve bu kitaptan aktarılan öğretileri uygulayanlar, sonrasında elde ettikleri sonuçları referans göstererek parçası oldukları diyet merkezli yaşam modelini yayma girişimlerinde bulunurlar. Diyet merkezli yaşam tarzlarını başkalarının da yaşaması için teşvik ederler. Bu tür gruplaşmaların sonucunda, diyetler her bireyde farklı, kendi kendini geliştiren, bir model olmaya başlar. Pierre Bourdieu, aynı habitusta olmayı, benzer hayat biçimlerini bireylerin içselleştirmesi ile açıklar. Bu durum, “yaşam pratiklerinin düzenliliğini, birliğini ve sistemliliğini”, yani bir ahenkli biraradalığını şekillendirecektir.[12] Herbert Blumer, nesneler ve anlamlar dizisi arasındaki ilişkinin toplumsallaşma sürecinde öğrenildiğinden bahseder.[13] Carole M. Counihan, bu durumu yemeğin etkileşimsel gücünden bahsederek açıklar ve bireyden, aileye ve ait olunan topluluğa kadar yemekle biçimlenen yaşamın “şekil veren bir gücü” olduğunu vurgular.[14] Günümüzde özellikle iletişim araçlarının etkisiyle örneğin, sosyal medya aracılığıyla, grupların, diyetler üzerinden ürettikleri yaşam modellerini etkileşimsel bir şekilde geliştirip yaydıklarını görürüz.
Walters, yaşam biçiminin içsel yapısını sorgular ve ortak biçimlenmesinin kurallarını aktarır; koşullar (conditions), seçim (choice), bilme, farkında olma (cognition) bu yapıyı tanımlar. Yaşam biçimleri başarılı olma ve olmama konusunda yol gösterirken kurallar, roller, ilişkiler ve kriterlerle modern bireye farklılık vaat eden bir yol ve alternatifler sunar.[15] Diyet kitapları ilgili diyeti merkeze alan yaşam biçimlerini üretirken pratik, durumlara uygun, seçim yapılabilecek şekilde, insanların hangi kuralları takip etmeleri gerektiğini ayrıntılı olarak anlatır. Örneğin Dukan Diyeti kitabı, 20 farklı ülkede 10 dile çevrilmiş kopyaları, 20 milyonu aşmış takipçileriyle bedenini kontrol etmek isteyen modern insana önerdiği yaşam biçimini sunmaktadır.[16]
Günümüzde bedenimize, sağlığımıza dair duyduğumuz endişe özellikle medyada bu konuların her geçen gün daha da popüler hale gelmesiyledaha da artmaktadır. Hayat tarzı üreten beslenme biçimleri bu yüzden kolektif kimlik üreten yeni hayat tarzları önererek aynı değerleri paylaşan alt kültürler üretmektedir.
*Beykent Üniversitesi
[1] Anthony Giddens, Sosyoloji, Çev. Cemal Güzel, Ayraç Yayınları, 2000, s. 387-423; Aktaran: Martin Slattery, Sosyolojide Temel Fikirler, Der. Ümit Tatlıcan,Sentez Yayınları, s.419-420.
[2] M.De Certeau, L. Giard, P.Mayol, Gündelik Hayatın Keşfi II (Konut, Mutfak işleri), Çev. Ç. Eroğlu, E. Ataçay, Dost Yayınları,2009, s.299.
[3] David Chaney, Yaşam Tarzları, Çev. İrem Kutluk, Dost Yayınları, 1999, s.157.
[4] Dick Hebdige, Alt Kültür, Tarzın Anlamı, Çev. Sinan Nişancı,Babil Yayınları, 2004, s.10.
[5] Fabio Parasecoli, Bite Me, 2008, Berg, s.87.
[6] Chaney,a.g.e. s.14.
[7]a.g.e, s.15.
[8]http://www.milliyet.com.tr/populer-diyetlerden-uzak-durun-pembenar-detay-diyetler-2038521/
[9]Chaney, a.g.e. s.22.
[10] Bayley,S., Taste: The Secret of Meaning of Things, Faber&Faber, Londra, 1991, s.209, Aktaran : David Chaney, Yaşam Tarzları, Dost yayınları, 1999 s.16.
[11] Halime Yücel, İmgeden Yoruma, Ayrıntı Yayınları, 2013, s.200.
[12] David Swartz, Kültür ve İktidar, Çev. Elçin Gen, İletişim Yayınları, 2011, s.150.
[13] Aktaran: George Ritzer, Modern Sosyoloji Kuramları, Çev. Himmet Hülür, De Ki Yayınları, 2011, s.229.
[14]Carole M. Counihan, The Antropology of Food and Body, Routledge, 1999, s. 6-7
[15]G. D. Walters, Drugs and Crime in Lifestyle Perspective, Sage, Londra, 1994 . Aktaran: Chaney, s.45.
[16]Bu yazı Gastro Endişekitabının bir bölümüdür. İlkay Kanık, Gastro Endişe, Alfa Yayınları, 2019