2015 yılında, Gazze ile ilgili bir İsrail oyununun Amerikan prömiyerini yönettim – bugün asla yönetemeyeceğim bir oyun.
Gilad Evron’un “Şişelerdeki Ulysses” adlı eseri, iki müvekkili temsil eden Yahudi İsrailli avukat Izakov’u konu alıyor: Ulysses lakaplı Filistinli bir öğretmen, Rus edebiyatını bu şeride getirme umuduyla plastik şişelerden yapılmış bir sal üzerinde Gazze’ye ulaşmaya çalıştığı için İsrail tarafından tutuklanıyor. Ve İsrailli savunma yetkilisi Seinfeld, İsrail’in Gazze ablukasının ülkeyi insanlığa karşı suçlara sürükleyip sürükleyemeyeceği konusunda tavsiye arıyor.
Oyunun 2012’de İsrail’deki dünya prömiyerini yapmak kolay olmadı. Yahudi bir aktör, ticari işlerden kara listeye alınacağı korkusuyla başrolü reddetti. Sonunda rol İsrail’in Filistinli vatandaşına gitti. Yine de yapım 80’den fazla kez sergilendi ve o yıl İsrail’in, en iyi orijinal oyun dalında, en büyük tiyatro ödülünü kazandı.
Üç yıl sonra Boston’da -Evan Fallenberg’in çevirisiyle- “Ulysses”i yönettiğimde, izleyiciyi sarsacağını biliyordum. Oyunun ortaya çıkardığı şey beni de zora soktu: Hükûmetlerinin Hamas yönetimini zayıflatacağını umduğu, ancak bunun yerine kolektif bir cezalandırmanın cani politikasına dönüşen Gazze ablukasına dair İsraillilerin gündelik duyarsızlıkları.
Bu oyunu oynamak istememin nedeni tam olarak kendi rahatsızlığımdı. Tiyatro, sert gerçeklerle kışkırtıcı ama belirsiz bir şekilde yüzleşmemize olanak tanır. Büyük sorunları samimi hâle getirebilir ve sizi karar vermeye zorlamaz, sadece izleyip mücadele etmeye zorlar.
Boston prodüksiyonuna verilen tepkiler tek bir yorumda özetlenebilir: harika sanat eseri ama rahatsız edici. Gösterilerin büyük bölümünde biletler tükendi ancak tiyatro şirketim Israel Stage, fon bağışçılarını ve izleyicilerini kaybetti. Boston’ın Yahudi Federasyonu Başkanı başka hiçbir prodüksiyonumuza gelmedi ve kuruluşu bizim çalışmalarımıza olan sponsorluğunu azalttı. İsrail’in Boston Başkonsolosu beni ofisine çağırdı ve onun yerine başka oyunlar sahnelememi istedi.
“Kaç Tane, Ne Zamana Kadar?”
Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısının sabahı, çaresiz ve korkmuş bir hâlde, oyunu yeniden okudum.
İşte size Seinfeld’in İzakov’a en derin korkularını itiraf ettiği oyunun en zor sahnesinden bir alıntı: Gazze’de nüfus artacak, hastalıklar ve sefalet katlanarak çoğalacak ve abluka İsraillilerin yüzünde patlayacak:
Seinfeld: Dışarı çıkamayan, zorlukla hareket edebilen, enfeksiyon kapmış, aç ve kavrulmuş 10 milyon insanı hayal et… Korku artık kimseyi durdurmuyor. Yaşamak ya da ölmek -farkı görmüyorlar. Ve gelip bizi geçiyorlar. Peki ya sonra, Avukat Izakov? Onları sınırda vuruyorum, ilerlemeye ve yükselmeye devam ederken onları vuruyorum; Sayıları artıyor ve ben de ateş etmeye devam ediyorum. … Binlerce mi? Milyonlarca mı? Kaç tane? Ne zamana kadar?
Oyun bugün kehanet gibi görünüyor. Ölüm korkusu, Hamas’ın İsrail’e akın etmesini, 1200 kişiyi öldürmesini ve 200’den fazla kişiyi rehin almasını engellemedi. Şu anda İsrail bombardımanından kaçan yaklaşık 2 milyon Filistinli Gazze’de yerlerinden edilmişken, hastalıklar kol geziyor ve kıtlık kapıda.
Ve Seinfeld’in öngördüğü gibi, vurmaya devam ediyoruz. Gazze sağlık yetkilileri, İsrail ordusu tarafından 10.000’i çocuk olmak üzere 24.000’den fazla Filistinlinin öldürüldüğünü söylüyor. Kim bilir daha kaç kişi öldürülecek. “Binlerce mi? Milyonlarca mı? Kaç tane?”
Bir yönetmen olarak en iyi bildiğim şekilde konuşmak, insanlardan tiyatroya gelmelerini ve “Şişelerdeki Ulysses” gibi bir oyunun ne anlama geldiğini görmelerini istiyorum. Peki bu oyun bugün nerede sahnelenebilir?
Almanya’da sahneleyemezdim. Orada antisemitik olduğu gerekçesiyle saldırıya uğrardı. İsrail-Hamas savaşının başlamasından bir hafta sonra, Berlin’in önde gelen tiyatrosu Maxim Gorki Tiyatrosu, İsrailli yönetmen-oyun yazarı Yael Ronen’in, aileleri Holokost ve Nakba’dan sağ kurtulan üçüncü nesil Almanları, İsraillileri ve Filistinlileri konu alan “The Situation” (Durum) adlı oyununun gösterilerini erteledi.
ABD’de sahneleyemezdim. Oradaki tiyatrolar, Yahudi seyirci ve hayırseverlerin desteğini kaybetme korkusu içinde olurlardı. Filistinlilerin acılarını duymak isteyenler içinse, İsrailli bir oyun yazarının Gazze hakkında söyleyecekleri asla bir işe yaramazdı. Kasım ayında Boston’daki bir üniversite tiyatro topluluğundaki yapımcıya oyunu okuyup okumayacağını sordum. Üniversite rektörünün sahnede Gazze ile ilgili yapımları veya açıklamaları yasakladığını söyledi.
Dikkati Savaştan Uzaklaştıran, Dolu Tiyatrolar!
Peki ya İsrail? Artık hiçbir İsrail tiyatrosu bu oyunu sahnelemeye cesaret edemez. Tiyatroda filmin orijinal yapımcılığını üstlenen biriyle mesajlaşıyordum ve artık bunu yapıp yapmayacaklarını sordum. Konuşma sona erdi, yanıt gelmedi.
Aslında Gazze, İsrail sahnesinden uzun zaman önce kayboldu. “Şişelerdeki Ulysses” Gazze’yi hesaba katan son büyük İsrail oyunuydu ve bu 12 yıl önceydi. Nüfusun şaşırtıcı bir şekilde %40’ının katıldığı İsrail tiyatrosu devlet tarafından kontrol ediliyor: Birçok oyuncu ordunun gösteri grupları aracılığıyla yetişiyor ve tüm tiyatrolar kamu finansmanına dayanıyor. Tiyatrolar İsrail politikasını eleştirdiğinde veya işgal ya da Nakba gibi tabu konuları işlediğinde, fonları Kültür Bakanlığı tarafından kesime uğruyor veya şartlandırılabiliyor.
İsrail’in sağa doğru sürüklendiği son yirmi yıl boyunca tiyatro profesyonelleri “hayatta kalabilmek” için otosansür uyguladılar ve bu durum şu an daha da kötüleşti. 7 Ekim’den önce Filistinlilerin çektiği acıları paylaştığı için oyunculuk stüdyosunda öğretmenlik yapmaktan uzaklaştırılan bir aktris tanıyorum. Kasım ayında Kudüs Belediye Tiyatrosu, Afgan-İngiliz bir oyun yazarının, ailesinin Afganistan’dan sürgün edilmesini konu alan bir oyununu, sırf “Gazze soykırımı” hakkında tweet attığı için kaldırdı. Tiyatronun yöneticisi bir basın bülteninde “Bu yazarın eserini kutlayamayız” dedi.
“Şişelerdeki Ulysses”te Izakov’un Ulysses’i hapisten kurtulması karşılığında bir daha Gazze’ye yelken açmayacağına dair bir anlaşma imzalamaya ikna etmeye çalıştığı bir sahne var:
Izakov: Sözleşmeyi imzala, işte bu kadar! …Hayatını bu kadar önemsiz, bu kadar asılsız bir şeye harcamak yeter. Kimsenin ilgilenmediği ya da hakkında hiçbir şey bilmediği bir tür parodi, soyu tükenmiş bir tür olmaktan vazgeç. Anonimliğin bitti gitti. Tiyatro boş. Protesto hareketleri yok, yankı yok, meydan boş. Evine git!
İsrail’de meydanlar bomboş görünüyor. Savaş karşıtı protestolar en iyi ihtimalle yüz protestocudan oluşuyor. Tiyatrolar dolu ama dikkati savaştan uzaklaştıran oyunlar var. İsrailli bir yönetmenin Gazze’yi sahnenin merkezine koyabileceği ve izleyicilerden sonsuz bir şiddet döngüsü karşısında eylemsizliklerini kabul etmelerini isteyebileceği bir duruma yer yok. Durum böyle olunca Ulysses yelken açmayı hayal bile edemiyor.
Guy Ben-Aharon, zamanını Boston ve İsrail’in Jaffa kentine ayıran İsrailli Amerikalı bir tiyatro yönetmenidir. Dokuz yıl boyunca Boston merkezli İsrail Sahnesi’ni yönetti. Aynı zamanda, sanatı çeşitli topluluklar yaratmak için kullanan bir kuruluş olan Boston’daki Jar’ın kurucusu ve genel müdürüdür.
Yazarın latimes.com sitesindeki yazısından çevrilmiştir.
Çeviren: Seren Akçay