yeni e

iki aylık kültür sanat edebiyat dergisi

‘İKİMİZ BİRDEN SEVİNEBİLİRİZ’, UZAYA BAKALIM

İnsanlık, küresel sağlık tehditleri çağıyla, yeni milenyumla birlikte tanışırken, bilim insanları yerkürenin herhangi bir köyünde çıkabilecek yeni bir salgının 36 saat içinde dünyaya yayılabileceğini öngörüyor. Uluslararası Seyahat Birliği’nin verilerine göre, 2000 yılında 669 milyon olan seyahat eden kişi sayısı, 2010 yılında 940 milyona ulaşmış, 2019 yılında ise sayı 1,4 milyara erişmiş.[1] 2020 yılından itibaren bu hızın dramatik olarak düşüşüne tanık olduk. Çünkü dünya iyimser bir tahminle, “geçici” olarak kapandı. Bu kapanma döneminin, “eski normali”, “eski yanlışlarımızı” tartışıp, “başka bir dünya mümkün” diyebildiğimiz bir düşünme arası olması, iyi ve güzelin türküsünü söyleyenlerin hayaliydi. Ancak işler pek öyle gitmedi. Salgının bir tek aşısız insan kalana kadar devam edeceğini bilmek için enfeksiyon hastalıkları uzmanı olmaya gerek yokken, aşıların büyük bölümü zengin ülkeler arasında paylaşıldı, aşı üretici firmalar, açıklamalarını bilim dünyasına tebliğ etmekten çok, CEO’ları aracılığıyla dünya borsalarına yaptı.

Güçlü gücünün görkemini daha da artırırken, ufacık bir virüsse, hükümran insanı aşağılamayı sürdürüyor, pandemi ortaya çıkmadan önce var olan sorunları daha da görünür kılarak, bizi hakikatimizle yüzleştiriyor.

Kapanma döneminde, salgın ile artan temizlik, hasta bakımı gereksinimi, okulların uzaktan eğitime geçmesi ile daha çok zaman alan çocuk bakımı, salgın öncesinde erkeklere göre 3 kat fazla ücretsiz ev işi yapan kadınların, bu yükünü çoğaltarak, onların tükenmişlikle karşı karşıya kalmalarına neden oldu. Daha da acısı, 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü açıklamalarına göre, 2020 yılında 327 günde en az 253 kadın öldürüldü, en az 715 kadın şiddete maruz kaldı.[2] Kadınların karşılaştığı bu durumu, psikiyatristler pandeminin alacakaranlığı olarak nitelendiriyorlar.

Kadınlarsa, her şeye ama her şeye rağmen, tırnak ile, diş ile yaşama tutunuyorlar. Dayanma güçleri Gülten Akın’ın dizelerini anımsatıyor: “Karayı kaldırın, mavi koyun, umudumu yitirmedim.” Başımızı kaldırıp, göğe baktığımızdaysa, hep var olan umudun yansısını görüyoruz,  ilk cemrenin havaya düştüğünü, ağaçların, çiçeklerin, bitkilerin yeraltındaki kollarının, yani köklerinin birbiriyle konuşmaya başladığını fark ediyoruz, toprağın üstüne ekinlerin yürümeye başladığını… Doğa bahara sürgün verirken, ataerkil anlayışın hediyesi antroposen çağda, görkemli insanlık evlerinde tuvalet kâğıtlarıyla aşırı sıkılmaya devam ediyor. Olsun, biz kadınların direngen ruhuyla, uzaya bakalım. Henüz kadınları dünyada yaşatmayı pek beceremezsek de, ayda, marsta ya da evrenin herhangi bir yerinde “yaşam var mı?” diyen arayışların kadın deneyimine göz atalım.

UZAYDA DA, ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİN…

Uzaya müstehzi bir gülüş fırlattığımızda, aslında yerde ne varsa gökte de aynısının olduğunu görüyoruz. Uzaya giden astronotların 500’ü erkek, 65’i kadın. Amerika Birleşik Devletleri’nden 50, Sovyetler Birliği/Rusya’dan 4 kadın olmak üzere, Fransa, İtalya, Güney Kore ve Birleşik Krallık’tan da birer tane kadın uzaya gitti. Farklı ülkelerden uzaya giden kadınların sayısı günden güne artmakta.[3] Birleşmiş Milletler verilerine göre yerküredeki cinsiyet eşitsizliği uzayda da sürüyor. Astronotların sadece % 11’i kadın, uzayda adım atabilenlerin ise sadece % 6,6’sı…[4] Çünkü uzayda bir kadın astronotun diğerine, “asla yalnız yürümeyeceksin” demesi bile “örtük bir cinsiyetçilikle” karşılaşıyor.


Anne C. McClain ve Christina H. Koch’un gerçekleştireceği ve iki kadın
astronotun birlikte yapacağı ilk uzay yürüyüşü “kıyafet sıkıntısı” nedeniyle iptal edildi.

2019’un Mart ayında, Amerikalı kadın astronotlar Anne C. McClain ve Christina H. Koch’un gerçekleştireceği ve iki kadın astronotun birlikte yapacağı ilk uzay yürüyüşü iptal edilmişti. Nedeniyse, uzay mühendisliğine ilişkin karmaşık matematik hesaplamaları, elbette ki, değildi. Her iki kadın da orta boy uzay kıyafeti giyiyordu ve iki tane orta boy uzay kıyafeti yoktu, sadece bir tane vardı! Bir başka deyişle, tarihte bir ilk, “kıyafet sıkıntısı” nedeniyle erteleniyordu. Yerde olanla uzayda olanın farklı olmadığını yazmıştım. Kıyafet sıkıntısı da tam buna işaret ediyor. Hazırda ikinci orta boy uzay giysisinin olmamasının nedeni birincil olarak bütçe kısıtlılığıyla açıklanıyor. NASA’nın bütçesine karar verenlere bakıldığındaysa, çoğunlukla erkek olarak olduğu görülüyor.[5] Son seçimlere göre, ABD Kongresi’nde, 100 senatörün 25’i, Temsilciler Meclisi’nde 435 temsilcinin 102’si kadın.[6] Dolayısıyla kadınlar nüfusta yarı yarıya oldukları bir coğrafyada dörtte bir oranında temsil edilebiliyor. Uzay yürüyüşündeki bu “tatsızlığa” ilişkin cinsiyetçilik suçlamasının ardındansa, aslında ikinci bir orta boy kıyafetin olduğu, ancak “yedek” olarak tutulduğu için parçalarına ayrık olduğu, birleştirilmesinin zaman alacağı için iki kadının yürüyüşünün ertelendiği ortaya çıkıyordu.[7]

Kadınlar dünyada olduğu gibi, uzayda da pes etmemişti; 2019’un Ekim ayında, Amerikalı astronotlar Christina Koch ve Jessica Meir birlikte uzay yürüyüşlerini gerçekleştirdiler. Siyahi bir bilim kadını olan, uzay aracı iletişim sorumlusu Stephanie Wilson’ın “Christina hava kilidini açabilirsin,” komutuyla insanlık için tarihi yürüyüşte o uzun adım atılmış oldu.

“HEY GÖKYÜZÜ, ŞAPKANI ÇIKAR VE BENİ SELAMLA. GELİYORUM!”

Uzaydaki ilk kadınsa, aynı zamanda 26 yaşında dünyamızın atmosferinin dışına çıkan uzaydaki en genç kadın ve uzayda solo uçuşa imza atan tek kadın… Sayamayacağımız kadar çok tarihi ünvanı olan Valentina Tereshkova’nın 1963 yılında Vostok 6 ile uzay deneyimi tarihte ilkleri barındırmasının ötesinde de enteresanlıklar taşıyor.

Tereşkova’nın babası 2. Dünya Savaşı’nda o daha 2 yaşındayken vefat etmişti. Volga Nehri’nin kıyısındaki küçük bir köyden, onun uzaya gitme hayali, dünyaya biraz da “senin bütün arka bahçelerini gördüm” demekti belki de. Dünya savaşını görmüş bir çocuğun dünyada pek de kalmak istememesi anlaşılırdı. Tereşkova önce otomobil lastiği fabrikasında, sonra yedi yıl da bir iplik fabrikasında çalıştı. Geceleri teknisyenlik eğitimi aldı. Bir de hobi edindi, paraşütle atlama. Bu hobisi onun adının da duyulmasına yol açtı. Kozmonot programının dikkatini çekti.


Uzay Yolu dizisinde oynayan Nichelle Nichols:
Kadınlar ve beyaz olmayanlar için de “uzaya yolculuk” haktır.

Tereşkova’nın hikayesini anlatanlar hem paraşütle atlama hobisi, hem Komünist Parti’de aktif oluşundan dolayı, “Sovyet kadın imajına” uyduğu için kozmonot olabildiğini çoğunlukla yazmışlar. Bu iddia, kadınların, hangi üstün başarıyı elde ederlerse etsinler, bunu yetenekleriyle değil, vitrine uyup uymamalarıyla elde ettikleri önyargısının yansısıdır. Dönemin Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in aradığı “hikâye”ye uyduğu için, Tereşkova’nın seçildiği söylenir. Nedense, ağırlıksız uçuşlar, izolasyon ve merkezkaç sınamaları ve pilotluk eğitiminden pek söz edilmez. Roket kuramı, uzay mühendisliği derslerini hiç saymıyorum.  Dahası tüm bunları iş arkadaşlarından ve ailesinden saklayarak, yapmıştı. Muhtemelen, engelleyeceklerinden çekinmişti. Uzayın bilinmezliğinden korkmayan Tereşkova, kadınlara ilişkin önyargıları yıkmanın zorluğunun farkındaydı. Yolculuğa “Hey gökyüzü, şapkanı çıkar ve beni selamla. Geliyorum!” diyerek başlayan Tereşkova, Vostok 6 ile Dünya yörüngesinde 48 tur attı ve neredeyse üç gün 2 metrelik bir kapsülün içinde uzayda kaldı. Bu o zamana kadar uzaya giden Amerikalı erkek astronotların toplam süresinden fazlaydı. Ama Başmühendis Korolov, Tereşkova’nın performansından yine de memnun kalmamıştı. Dünyadan gelen telsiz mesajlarını zamanında yanıtlamadığını düşünüyordu. Bu yüzden uzay aracı otomatik sistemle dünyaya döndürüldü. Kontrolü Tereşkova’ya bırakılmadı. Bu sebeplerle yaklaşık 20 yıl uzaya ikinci bir kadın kozmonot gönderilmedi. Tereşkova’nın performansına ilişkin karar vericiler elbette ki erkek mühendislerdi. Tereşkova’nın yerinde bir erkek kozmonot olup, mesajlara cevap vermeseydi, 20 yıl erkek kozmonot uzaya yollanmayacak mıydı? Tabii ki mesajlara cevap vermediği de doğruysa! [8][9]

TOTO, TAPUA, TABU…

İlk kadın astronotun, Sally Ride’ın öyküsüyse, Tereşkova ile hem benzer, hem farklıydı. Amerika Birleşik Devletleri’nin hiçbir alanda ikinci olmak istemeyen bir ülke olduğu bilinir. İlk kadın kozmonot uzaya Sovyetler Birliği tarafından gönderilmişti. Ancak ABD de 1969 yılında Apollo 11 Projesi ile büyük bir adım attı, NASA’dan bir astronot ilk kez ayda yürüdü. ABD’nin başarılarında büyük bir eksiklik dikkat çekiyordu; ABD’nin uzay politikalarında sadece beyaz erkeklerin uzay yolculuğuna çıkabildiği görülmekteydi. Buna ilk tepkilerden biri Uzay Yolu dizisinde oynayan Nichelle Nichols’ten geldi, kadınlar ve beyaz olmayanlar için de “uzaya yolculuk” haktır, dedi. Bu itirazlar, 1983 yılındaki Sally Ride’ın uzay yolculuğunun tohumlarını oluşturacaktı.

Kadın astronotların uzaya gönderilmesinde en eski tartışmalardan biri tekrar yeryüzüne çıkmıştı. Kadınların fizyolojisinin bir bileşeni olan menstruasyon, uzay yolculuğunda bir engel olarak görülüyordu. Antropolog Daniel de Coppet’ye göre tabu kelimesi, denizci James Cook’un 1778 yılında Hawai adalarına yaptığı gezi sırasında Polinezya dilllerinden alınmıştı. Tahiti dilinde âdet kanının “toto” olması şaşırtıcı değildi. Birçok yazar “tabu” kelimesinin Polinezya dilindeki “tapua” yani menstruasyondan geldiğini tasarlayacak yorumlar yapmaktadır.[10] İlk tabu, Ride’ın da yoluna çıkmıştı. Belki yüzyıllar önce kadınların bazı kültürlerde âdet gördükleri sıralarda, inzivaya çekilmeleri istenirmiş. İronik bir biçimde menstruasyon olan insanlar, kadınlar da, uzaya gidememe yoluyla, Dünya’da kalmakla sınırlandırılıyorlar, özel bir inziva ile karşılaşıyorlar, atmosferden ötesi onlara yasaklanıyordu. Sally Ride iki haftalık bir görev için uzaya gönderilmeden önce, 1983 yılında kendisine “100 tane tampon yeter mi?” diye soran mühendislere şaşkın gözlerle bakacaktı, 50 tamponun bile çok fazla olduğunu iknada zorlanacaktı. Bu durum, menstruasyonun ne kadar büyük bir tabu olduğunu bir kez daha gösteriyordu.


Japonya Havacılık ve Uzay Araştırma Ajansı
(JAXA) astronotu Naoko Yamazaki.

KADIN ASTRONOTLAR BUNA HAZIR, PEKİ YA DÜNYA HAZIR MI?

Sally Ride’ın uzaya yolculuğunun ardından, NASA’dan 40’a yakın kadın astronot da bu adımları takip etti. Kadınlar uzayda yürüyüşlerine devam ederken, kozmonot Svetlana Savitskaya, 25 Temmuz 1984’te uzay yürüyüşüne katılan ilk kadın oldu. NASA astronotu Susan Helms, Mart-Ağustos 2001 tarihlerinde uzay istasyonundaki ilk kadın mürettebat üyesi ünvanını aldı. NASA astronotu Peggy Whitson, Expedition 16’da altı aylık bir görev turu sırasında Nisan 2008’de ilk kadın Uluslararası Uzay İstasyonu Komutanı oldu. Uzayda bir seferde (dört) en fazla kadın, 2010 yılında, Discovery uzay mekiği, STS-131 görevi için uzay istasyonunu ziyaret ettiğinde bulundu. Discovery’nin yedi kişilik ekibi arasında NASA astronotları Dorothy Metcalf-Lindenburger, Tracy Caldwell Dyson ve Stephanie Wilson ile Japonya Havacılık ve Uzay Araştırma Ajansı (JAXA) astronotu Naoko Yamazaki vardı. Susan Helms, diğer NASA astronotu Jim Voss ile toplamda 8 saat 56 dakika ile en uzun uzay yürüyüşü rekorunu paylaştı.[11] Uzaya görevleri haricinde, turist olarak giden kadınların ilkiyse Anuşe Ansari’ydi. 2006 yılında uzay yolculuğuna çıkmasıyla, aynı zamanda ilk uzay blogcusu kadın da oldu. Christa McAuliffe ve Judith Resnik’se, iki kadın astronot, Challenger Uzay Mekiği fırlatılması sırasında yaşamını yitirdi.

Kadınların uzayda yürüyüşleri sürecek. 2024 yılında, Yunan Mitolojisinin güçlü tanrıçası Artemis’in adını taşıyan bir projeyle, ilk kez kadın bir astronotun Ay yüzeyinde yürümesi planlanıyor. Bütçe kısıtlamalarından dolayı NASA projeyi erteleyebileceğini belirtse de, kadınlar geç de olsa, ertelense de o adımı belli ki atacak. Kadın astronotlar buna hazır, peki ya Dünya hazır mı?

[1] Selim Badur, Küreselleşmeden İklim Krizine: Enfeksiyon Hastalıklarında Gelinen Nokta, Mayıs 2020, İPM.
[2] Türkiye Psikiyatri Derneği, Pandeminin Alacakaranlığında Kadına Yönelik Şiddet Örtbas Edilemez, https://www.psikiyatri.org.tr/2285/pandeminin-alacakaranliginda-kadina-yonelik-siddet-ortbas-edilemez
[3] Women in Space, https://en.wikipedia.org/wiki/Women_in_space
[4] Birleşmiş Milletler, “Office for Outer Space Affairs” verilerinden yararlanılmıştır.

[5] Susan L. Sokolowski, Kadın astronotlar: Uzay kıyafetleri ve sutyenleri gibi performans ürünlerinin kadınların başarısındaki rolü ne? https://www.catlakzemin.com/kadin-astronotlar-uzay-kiyafetleri-ve-sutyenleri-gibi-performans-urunlerinin-kadinlarin-basarisindaki-rolu-ne/

[6] Grafiklerle ABD Seçimi, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54793536

[7] Eda Çakmak, Nasıl Oldu da NASA, İki Kadın Astronota İki Adet Medium Beden Uzay Giysisi Sağlayamadı? https://manifold.press/nasil-oldu-da-nasa-iki-kadin-astronota-iki-adet-medium-beden-uzay-giysisi-saglayamadi

[8] Valentina Tereşkova, https://tr.wikipedia.org/wiki/Valentina_Tere%C5%9Fkova

[9] Uzaya giden ilk kadın: Valentina Tereshkova! https://www.spacecampturkey.com/uzaya-giden-ilk-kadin-valentina-tereshkova

[10] Élise Thiébaut, Bu Benim Kadın, sf. 56

[11] Celebrating Women’s History Month: Most Recent Female Astronauts https://www.nasa.gov/mission_pages/station/research/news/whm-recent-female-astronauts

Ayşegül Tözeren
diğer yazıları