- Öykülerinizin -var ise elbette- ana meselesi nedir?
- Biz sadece yaptıklarımızın değil geleceğe dönük imkânlarımızın, yapabileceklerimizin toplamıyız. Ana meselem denilen şeyi saptamak ve sınırlamak istemiyorum. Ama kulaklarımın ve gözlerimin bir meselesi var. Gözlerimi kamaştıran varoluşun o kendi aklıyla ilerleyen ritmi, kulaklarımı kamaştıransa dilin o var eden gücü. Olacak olan “ol” denilirse olur.
- Cortazár’ın bilindik sözüdür: “Roman puanla kazanır ama öykünün tek şansı nakavt etmektir.” Buna karşılık, “Öykü,” der Carver, “bir şeyleri açığa vurmalı, ama her şeyi değil”. Kurgu öykünüzün neresinde yer alıyor?
- Sadık bir Cortazar okuruyum. Ben de şöyle diyeyim, iyi bir öykü tadını damağımda bırakır ama aç kalmam, iyi bir romanla doyarım ama şişmem.
- Toplumu içeren ya da ona ilişkin herhangi bir alanda hâkim olan vasatlık, sanatsal üretim alanlarına ne şekilde sirayet eder, çağdaş öykümüz ölçeğinde değerlendirir misiniz?
- Bu çağı özel kılan iletişim olanaklarının anlamının değişmesi. Sosyal medya bir iletişim biçimi değil, bir var olma mekanı. Mış gibi yaparak bir görünüme çevremizi inandırmayı çoktan aştık, kendimizi bile ikna ediyoruz. Bu çağın vasatlık tehdidi budur belki. Onaylanmaya duyduğumuz gereksinim hiç olmadığı denli çok ama hakikate kalmadı.