yeni e

iki aylık kültür sanat edebiyat dergisi

DARWİN’İN EN GÜZEL BİTKİLERİ

DOÇ.DR. MEHMET BONA[1]

 

DARWİN HAKKINDA BİLDİKLERİMİZ!

Darwin şüpheye yer bırakmayacak şekilde bilim dünyasının en ünlü, en tanınmış isimlerinden birisi. İster bilim alanında çalışıyor olun, ister bu konuyla popüler anlamda ilgilenin ya da daha doğru bir tabirle profesyonel olmayan bir ilgiye sahip olun onun adını mutlaka duymuşsunuzdur. Darwin’in şöhretini benzerlerinden ayıran bir nokta da sanırım bilim düşmanlarının veya bilimi anlamaktan uzak insanlar tarafından da tanınıyor olması. Bu konuya daha sonra tekrar değineceğiz ama önce Darwin hakkındaki bilgimizi bir yoklayalım.

Büyük ihtimalle Darwin hakkındaki en temel bilgimiz kendisinin Alfred Russel Wallece’la birlikte “Doğal Seçilimle Evrim” kuramının kurucusu olduğu ve meşhur Türlerin Kökeni kitabının yazarı olduğudur. Biyoloji ve evrim konusuyla biraz ilgilenen hemen herkes bu kuramın arkasında yatan çalışmanın Beagle adlı tekneyle yaptığı (meşhur Galapagos adaları ziyareti dâhil) 5 yıllık deniz yolculuğu ve bu yolculuk sırasında yaptığı gözlemler olduğunu bilir. Bilim dünyasına ve Darwin’e biraz daha aşina olanlar ise kendisinin önce tıp daha sonra teoloji eğitimi aldığını ve döneminin öncülerinden Erasmus Darwin’in torunu olduğunu bilir. Tabii magazinsel bilgilerle özel olarak ilgilenen kimi meraklıların bunun dışında da enteresan bilgilere sahip olduğuna şüphe yok. İnternette Darwin hakkında kısa bir arama turu yaptığınız zaman Charles Robert Darwin ünlü İngiliz Biyolog ve Doğa Tarihçisi diye başlayan bilgiler yaklaşık olarak bunlar.

DARWİN HAKKINDA ÇOK DA BİLMEDİKLERİMİZ!!

Peki, Darwin hakkında (magazinsel olmayan) gerçekten bilmeye değer olup bilmediklerimiz neler? Darwin’in çalışma şekli ve yaptığı işe nasıl tutkuyla bağlandığını, bitkilere özellikle de sarılıcı bitkiler ve orkidelere olan derin hayranlığını, çok bilinen “Türlerin Kökeni” dışında bitkiler üzerine 6 ayrı kitap yazdığını, bitkilerin kültüre alınması ve hayvanların evcilleştirilmesi üzerine bir kitap yazdığını ve bir botanikçi olarak çok önemli ve çağını aşmış işlere imza atmış olduğunu bilmek için bir internet taramasından fazlasına ihtiyacınız var.

DARWİN’İN EN GÜZEL BİTKİLERİ!!!

İşte Ginko Bilim tarafından yayımlanan Ken Thompson’un yazdığı ve Türkçeye çevirmekten büyük keyif aldığım Darwin’in En Güzel Bitkileri bunların hepsini bir arada bulabileceğiniz bir kitap. Tabii şunu hemen belirtmek lazım bu Darwin’in hayatını anlatan bir biyografi ya da evrim teorisini açıklama gayretinde bir kitap değil. Hele hele botaniğin özel bir takım konularına odaklanan onula ilgili bir kitap hiç değil. Kitap bunların hepsini ve daha fazlasını yapıyor ama esas amacı Darwin’in az bilinen bir yüzüne kendisinin botanikçi olarak önemine, evrim teorisi olmasaydı bile adı günümüze kadar ulaşacak önemli bir botanikçi olduğuna ve tabii ki bitkilerle olan “aşk” dolu ilişkisine ışık tutmak. Bunu yaparken tam da iyi bir popüler bilim kitabından beklenen şekilde okuyucuyu sıkmaktan, bilimsel terimlerle yormaktan ama aynı zamanda ilgi çekmek adına magazinsel ve sansasyonel çıkışlardan özellikle uzak duruyor.

Kitap bir giriş bölümü ve onu takip eden beş bölümden oluşuyor. Girişten sonraki üç bölümün her biri Darwin’in bitkiler üzerine yazdığı üç kitaba 1865’te yayımlanan Tırmanıcı Bitkilerin Hareketleri ve Yapıları Üzerine (1865), 1880’de yayımlanan Bitkilerde Hareketin Gücü ve 1875’te yayımlanan Böcekkapan Bitkiler eserlerine ayrılmış. Dördüncü bölümde Darwin’in bitkiler üzerine yazdığı üç kitap bir arada inceleniyor. Bitkilerin tozlaşması ve çiçek yapılarına odaklanan 1862 tarihli İngiliz ve Yabancı Orkidelerin Böcekler Aracılığıyla Tozlaştığı Çeşitli Düzenekler ve Çaprazlamanın Olumlu Etkileri Üzerine, 1876 yılında yayımlanan Sebzeler Âleminde Karşılıklı ve Kendine Tozlaşmanın Etkileri Üzerine ve bir yıl sonra 1877’de yayımlanan “Aynı Türe Ait Bitkilerde Farklı Çiçek Formları kitapları. Beşinci ve son bölümse bitkiler ve hayvanları bir arada ele aldığı 1868 tarihli Evcilleştirilen Hayvanlar ve Kültüre Alınan Bitkilerin Çeşitliliği kitabına ayrılmış.

Bu noktada şunu özellikle belirtmek gerekir ki kitap yukarıdaki gibi bölümlere ayrılmış olsa da hiçbir şekilde bu kitapların tanıtımını esas mesele yapmış değil. Her bir bölümün ana çıkış noktası bahsi geçen kitaplar olsa da esas olarak Darwin’i, onun çalışma tarzını ve bitkiler âlemiyle ilişkisini anlatmak üzere tasarlanmış. Bunu yaparken de Ken Thopmson zaman zaman kendi bilgisi ve günümüz çalışmalarıyla ilgili oldukça canlı ve dikkat çekici örneklerle kitabı zenginleştiriyor.

Kitabın giriş bölümü tüm kitabın ruhunu birkaç sayfaya sığdırmış. Darwin’in gerek çalışma metoduyla, gerek ortaya koyduğu eserlerin nasıl bir çalışmanın ürünü olduğunu anlatmasıyla, gerek nasıl birbirinden tamamen farklıymış gibi görünen konularda kendini tamamen adayacak şekilde aşkla çalıştığını anlamak için bu bölüm yeterli bile olabilirdi. Ancak giriş bölümü de tüm bunların yanı sıra Darwin’in Homeopati gibi gerici, bilim dışı safsatalara bundan 150 sene önce ne kadar net bir tavır aldığını görmek şaşırtıcı olduğu kadar günümüz üniversitelerinin ve bilim dünyasının 150 yıl sonra aynı netliğe sahip olmadığını bilince aynı zamanda üzücü. Kitabın başlangıcı ileriki bölümlere atıflar yaparak okuyucuyu ileride karşılaşacağı sürprizlere ve Darwin’in dehasını anlamak üzere çıkacağı botanik temelli bir yolculuğa hazırlamak konusunda oldukça iyi. Burada Ken Thompson’ın yazar olarak başarısının yanı sıra bilimsel makale yazma yöntemlerini uygulamadaki maharetini de görüyoruz.

İlk bölüm bizi tırmanıcı ve sarılıcı bitkilerin doğasıyla ilgili bir yolculuğa çıkarıyor. Bu bölümde Amerikalı bir botanikçi tarafından yazılan kısa bir makaleyle tetiklenen merakının, kitabı okuduğunuzda daha iyi anlayacağınız şekilde Darwin’i nasıl etkilediğini ve konuyla ilgili “her şeyi” öğrenmek için harekete geçişini göreceksiniz. Bu harekete geçiş bu konuda hâlâ günümüze ışık tutan bir seviyeye ulaşan bilgi biriktirme, deney oluşturma, gözlem yapmayla sürecek ve bir kitap yazmakla sonlanacak bir yolculuk. Aynı zamanda bitkilere özellikle sarılıcı ve tırmanıcı bitkilere ait çok ilginç bir takım bilgiler edinme şansı bulacaksınız. Bu bilgilerin bir kısmı Darwin’in zamanından bir kısmı ise Ken Thompson’un bilgi dağarcığından süzülecek.

Bitkilerde sarılma ve tırmanma hareketle alakalıydı ve Darwin için bir konuyla ilgilendiği zaman onu (bizim için muazzam detaylı bir şekilde olsa da) sınırlı bir şekilde ele almak söz konusu değildi. Dolayısıyla bitkilerde hareket konusuna tekrar döner. Bitkilerde hareket konusunun odakta olduğu bu ikinci bölümde hepimizin bildiği ayçiçeği ve küstümotu bitkileriyle ilgili çok enteresan bilgiler bulacaksınız. Bu konudaki şaşkınlığınız geçmeden bitkilerin ne kadar hızlı hareket edebileceğini ve bu hareketin gücüne dair hiç tahmin edemeyeceğiniz olguları keşfetme şansına sahip olacaksınız.

Üçüncü bölüm ilk bakışta en çok ilgi çekecek kısma ayrılmış Böcekkapan bitkiler ve bitkilerde etçilliğin evrimi. Gerek Darwin’in zamanında gerekse günümüzde çok popüler olan bu konu hakkında hem ilginç bilgilerle, hem de ilginç örneklerle bezenmiş bir bölüm. Etçil bitkilerin avlarını nasıl yakaladığı, nasıl sindirdiği ve bunun nasıl evrimleşmiş olabileceği yeterince ilginç ve elbette kitapta tüm bunlara atıflar var. Ancak bu konuya aşina olanlara bile şaşırtıcı geleceğini tahmin ettiğim kısım böcekkapanların böcekleri yakalaması değil onlarla ortak yaşamasına dair örnekler olacak diye tahmin ediyorum.

Dördüncü bölümde Darwin’in çiçeklerde cinsiyet ve tozlaşma üzerine çalışmaları var. Bu bölümde de yine Darwin o dönem pek çok kişinin pratikte uyguladığı ama neden ve nasılını çözemediği pek çok konuya inanılmaz sabır isteyen ve kendi dehasının ürünü son derece basit deneylerle ışık tutuyor. Bu bölümünün sürprizi ise tozlaşma konusunda çalışan birinin kaçınılmaz olarak incelemek zorunda olduğu arılar ve onların bazı ilginç ve kötü alışkanlıklarının anlatıldığı kısım gibi duruyor. İtiraf etmek zorundayım ama doğadaki tozlaşmanın ana kaynağı, çalışkan arıların “hırsızlık” yapma alışkanlıkları olduğunu bu kitapla öğrendim.

Buraya kadar anlatılanların hepsi Darwin’in doğal seçilim ve bitkiler üzerine yaptığı çalışmalardan oluşmaktaydı. Son bölüm ise Darwin’in yapay seçilimle ilgili çalışmasına ayrılmış durumda. Doğal olarak bu bölümde botanik camiasına ve bitkiler dünyasına en yabancı olanların bile sıklıkla adını duyduğu pek çok bitkiye atıflar var.

Darwin’in kendisini ve en büyük eseri doğal seçilimle evrim teorisini emsallerinden ve bilimsel çalışmanın ne olduğuna dair hiçbir fikri olmadan, kendisine saldıranlardan ayıran şeyi; onu dehasını, azmini ve sonsuz bilimsel merakını anlamak için eşsiz ve keyifli bir fırsat. “Darwin’in En Güzel Bitkileri” tüm bunları ve daha fazlasını hiçbir bilimsel alt yapısı olmayandan bilimsel meraka sahip olana, bitkiler ve onların muhteşem dünyasıyla tanışmayanlardan benim gibi botanikçilere herkesi yakalayabilen bir dille yazılmış. Yukarıda bahsi geçen ve bitki zekâsı gibi hiç bahsetme şansı bile bulamadığım pek çok bilgi ve şaşırtıcı olay keşfedilmek için okuyucusunu bekliyor.

[1] İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Botanik Anabilim Dalı

diğer yazıları