yeni e

iki aylık kültür sanat edebiyat dergisi

Filistinli Caz Sanatçıları

Filistin, siyasi zorluklarıyla gündemden inmeyen bir coğrafya. Ancak bu yazı, Filistin’in müzik aracılığıyla keşfedilebilecek başka bir yönünü ele almayı amaçlıyor. Yıllardır, Filistinli caz sanatçıları müziğin gücünü kullanarak bir dizi zorluğun üstesinden gelmeye çabalıyorlar. Onlar için müzik, duygu ve ruh halini ifade etmenin ötesinde, tarihsel mücadeleleri ve güncel zorlukları anlatmanın bir aracı haline gelmiş durumda.

Mahmud Derviş’in şiirlerinde ifade ettiği toplumsal bunalım, Filistinli müzisyenler arasında büyük bir saygıyla karşılanıyor. Şairin duygusal ve sembolik dilini, halkının yaşadığı zorlukları ve mücadeleleri anlamak ve ifade etmek için güçlü bir araç olarak görüyorlar. Özellikle 1967’deki İsrail-Arap savaşlarında yazdığı bir şiirde, Mahmud Derviş, rüyalarını ve hatta zambak tomurcuklarını kaybettiğini, bu durumun kalbine bıçaklar sapladığını acı bir tabloyla resmediyor. Söz konusu şiir, savaşın yarattığı travmanın derin etkilerini ve yaşanan kayıpları dile getirerek toplumsal acıyı güçlü bir şekilde ifade ediyor.

Filistinli müzisyenler, sadece belirli kültürel kalıplar içinde ifade edilemeyecek kadar zengin bir müzik mirasına sahip olduklarını göstermek istiyorlar. Müzikleri, Filistin’in çeşitli yönlerini yansıtırken kişisel duygularını da ifade ediyor. Rap ve hip-hop’tan caz, pop ve rock’a kadar uzanan geniş bir müzik yelpazesi içinde Filistinli sanatçılar, kültürlerini ve müziğin çeşitliliğini dünyaya duyuruyor. Ayrıca, deneysel müzik ve yerel kültürlere dayanan halk müziği gibi türler de mevcut.

Öte yandan birçok Filistinli müzisyen, Doğulu müzisyen olarak dayatılan “egzotik imajları” reddediyor. Onlar, müzikleri aracılığıyla sadece belirli bir etnik veya kültürel kalıp içinde ifade edilemeyecek kadar zengin bir müzik mirasına sahip olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Müzikleri, Filistin’in farklı yönlerini yansıtırken kişisel duygularını da ifade ediyor.

İsrail’de caz müziği, Filistin’de başladı!

Bu bilgi bugün şaşırtıcı ve ironik gelebilir, ancak bölge tarihine bakıldığında, İngiliz Mandası döneminde (1919-1948) Filistin’de canlı müzik sahnelerinin varlığı göze çarpıyor. Bu dönemde, askerlerin gittiği kafeler ve otellerde düzenlenen canlı müzik ve dans programlarında genellikle Avrupalı göçmen müzisyenler sahne alıyordu. İngiliz Ordusu ve Hava Kuvvetleri gibi askeri müzik grupları yanı sıra Polis Orkestrası da mevcuttu. Bu müzikal etkinlikler, bölgedeki kültürel atmosferi zenginleştiriyor ve zaman içinde caz müziğinin bölgede kök salmasına katkıda bulunuyordu.

1948’de İsrail’in kurulmasının ardından, ülkede yaşanan kaos dönemi ve İngiliz birliklerinin ülkeden çekilmesi, yeni oluşmaya başlayan caz sahnesine bir süreliğine ara verdi. Amerikalı ünlü vibrafoncu ve besteci Lionel Hampton, 1953’te İsrail’in ilk başbakanı David Ben Gurion ile olan dostluğuna saygı gösterisi olarak Kral David Süiti’ni besteledi. Hampton, orkestrasıyla birlikte 1955’te İsrail’e bir turne düzenledi. 1950 ve 60’larda, İsrail’deki caz sahnesi Amerikan etkisi altında gelişiyordu ve müzisyenler genellikle Amerikan cazının izinden gidiyordu.

Filistinli caz sanatçıları ise o günlerden bu yana müzikleri aracılığıyla Filistin’in derinliklerine inerek, kültürlerini, direnişlerini ve günlük yaşamlarını dinleyicilere sunuyorlar. Bu sanatçılar, Filistin müziğini geleneksel unsurlarla birleştirip modern cazın dinamikleriyle harmanlayarak etkileyici bir müzikal dil oluşturuyorlar. Böylece, dinleyicilere farklı bir Filistin perspektifi sunarlarken onların, Filistin’in zengin kültürel dokusunu keşfetmelerine olanak tanıyorlar.

Filistin cazına bir bakış

Bu sanatçılar arasında yer alan Kamilya Jubran, Sabreen adlı grubu ile Filistinlilerin günlük mücadelesini yansıtan eserler üretmeye devam ediyor. Sanatçının çağdaş solo çalışmaları, makamsal geleneğin izlerini taşıyan etkileyici sesiyle dikkat çekiyor.

Reem Kelani ise müzik ve cazı birleştiren bir isim olarak kendine özgü tarzıyla Filistin müziğini uluslararası platformlara taşıyor. Sanatçı, sözleriyle politik mesajlarını şarkılarına yansıtıyor ve müziği aracılığıyla coğrafyasının kültürel zenginliği vurguluyor. Müziğin sınırlarını zorlayan Reem Kelani’nin aynı zamanda kültürel kimliği ve kadın olmanın getirdiği kısıtlamalara meydan okuması, onu sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda kültürel bir aktivist olarak da konumlandırıyor.

Açık Radyo’daki röportajında, Arap müziğinin caz müziğiyle benzer bir bağa sahip olduğunu vurgulayan Reem Kelani, bunu “Hem Arap müziği hem de caz müziği, soru-cevap dinamikleriyle ilerler ve her ikisinde de taksimler, yani doğaçlamalar bulunur. Bu nedenle, her ikisi de kendi benliğini ifade etmekle ve kendine açık olmakla ilişkilendirilebilir” şeklinde açıklıyor. İngiltere’de yaşayan bir sanatçı olmasına rağmen, müziğini geleneksel kalıplardan sıyırarak kendi kimliğiyle bütünleştirmeye çalışıyor.

Filistinli besteci, ney sanatçısı ve şarkıcı Nai Barghouti, Arap müziği ve cazın iyi bir birleşimini sunuyor. Filistin’in Ramallah şehrinde bulunan Edward Said Ulusal Müzik Konservatuvarında klasik flüt eğitimi gören ve müzikal yaşamını halen İngiltere’de sürdüren sanatçı, ney bestelerinin İspanya’nın Valencia şehrinde bulunan Uluslararası İberya Müzik Enstitüsünde flüt ders müfredatının bir parçası olması ve Amsterdam Konservatuvarında Tarab (klasik Arap şarkı icrası) ile caz arasındaki ilişkiyi keşfetmesiyle dikkat çekiyor.

2017’de Filistin Gençlik Orkestrası ile İngiltere’de kapalı gişe konserler vererek büyük bir başarı elde eden Nai Barghouti’nin müziği, Filistin’in yanı sıra Hollanda, Kore, Tunus ve Surinam gibi farklı kökenlerden gelen müzisyenleri bir araya getirerek Arap müziği ve cazın tınılarını harmanlıyor. Sanatçı; duvarlar, kontrol noktaları, ırkçılık ve öfkenin özgürlüğe sınırlar koyabileceğini ancak hayallerin asla yok edilemeyeceğini vurguluyor. İsrail’in Doğu Kudüs’te Filistin evlerine el koyma kararına karşı çıkan büyük protesto dalgasında yer alan Barghouti, Rac’în (Dönüyoruz) isimli son albümünü Nekbe[1]’yi yaşayan ve topraklarına geri dönen Filistinlilere adamış.

Mohamed Najem modern caza ilgi duyan yenilikçi bir besteci ve klarnet sanatçısı. Mohamed Najem & Friends albümünde kendisine Fransız caz müzisyenleri Clément Prioul (piyano), Thomas Julienne (kontrbas) ve Baptiste Castets (davul) eşlik ediyor. Fransa’da La Defense Caz Festivali gibi birçok festivalde sahne alan grup, Filistin Gençlik Orkestrası’yla bir araya gelerek yeni bir şeyler inşa etmenin heyecanını yaşıyor. Sanatçının Tariq Emam ile kurduğu NiNi Productions ise Filistin müziğini dünyaya tanıtmakla kalmayıp aynı zamanda Suriye krizinden etkilenenlere yardım için fon toplamak için çalışıyor.

Saksafon, klarnet zaman zaman da zurnasıyla müzik dünyasında yer alan Gilad Atzmon, İsrail’de doğmuş fakat Filistinlilerin haklarını savunan bir sanatçı olarak tanınıyor.

Londra’da “kendini sürgün etmiş” bir yaşam süren müzisyenin, grubu The Orient House Ensemble ile kaydettiği Exile albümü 200’’te BBC tarafından yılın en iyi caz albümü seçilmiş. Grubun son albümü müziğin metalaştırılmasına karşı bir tepki olarak adlandırılmış: musiK/Re-Arrranging The 20th Century. “20. yüzyıl müziğini tekrar düzenleme” amacı taşıyan albüm, “Liberating The American People” adlı parça ile küçük Amerika’lar oluşturmaya çalışanlara bir cevap sunuyor. Grup, “Kemençe, bendir ve klarnet varken pop ikonalarına ihtiyaç olmadığını, bunların kendi başına harika araçlar olduğunu” ifade ediyor.

Orta Doğu’daki elektronik dans müziği hareketinin arkasındaki ana güçlerden biri olan Filistin ve Ürdünlü elektronik müzik grubu 47 Soul’un üyelerinden Walaa Sbeit, İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırıları sırasında gözaltına alındı, ancak daha sonra serbest bırakılarak ev hapsine alındı. Londra’da bir araya gelme imkânı bulan grup üyeleri, Semitics adlı son albümlerinde Filistin folklor melodilerini enerjik ritimler ve synth’lerle birleştirerek etkileyici bir müzik ortaya koyuyor.

Filistinli sanatçı Faraj Suleiman, piyanosu ve tango ritimleriyle caz sahnelerinde adından söz ettiriyor. Aynı zamanda tiyatro sahneleri için özgün eserler besteleyen Suleiman, dünyaca ünlü grafiti sanatçısı Banksy ile iş birliği yaparak müziğini duvar resimleriyle birleştiriyor. Better than Berlin adlı son albümünde yazar ve aktivist Majd Kayyal ile bir araya gelen sanatçı, Hayfa’daki süregelen soylulaştırmayı ve küreselleşmenin şehirlerdeki etkilerini ele alıyor. Bu albüm, sadece müzik değil, aynı zamanda direnişin, umudun ve yaşamın duygusal bir melodisi olarak öne çıkıyor.

Rasha Nahas, pop, indie-rock, caz ve punk öğelerini harmanlayarak avangart müziğin sınırlarını zorlayan Filistinli gitarist, şarkıcı ve besteci. 2021 tarihinde yayınladığı Desert adlı ilk İngilizce albümünde, parçalanmış duyguları, mekânın, kimliğin ve zamanın şiddetini anlatıyor. Filistinli bir kadın olarak kimliğini sorgulayan şarkılarıyla dikkat çeken Nahas, yaşam, ölüm, ev, toprak, aşk gibi konuları işlerken duygularını, gözlemlerini ve içsel sesini müziği aracılığıyla ifade ediyor.

Filistin’de Bağımsız Bir Caz Festivali

Filistin cazını konuşurken, 2017 yılında Filistin caz sahnesine nefes katmak amacıyla oluşturulan MahraJazz Festivali’nden de bahsetmek gerek. Bir grup genç; kültür, üretim ve sosyal değişimle ilgilenen birey tarafından organize edilen bu bağımsız festival, tamamen gönüllülük esasına dayanıyor. Cazın, umudun bir işareti olduğuna inanan festival ekibi, bu alternatif festivale oldukça anlamlı bir isim vermiş: “Mahrajan” kelimesi Arapçada kutlama anlamına geliyor ve bu isim, festivalin özünü tam olarak yansıtıyor. İşte MahraJazz ekibi, yaşadıkları zorlukların yasını tutmak yerine, küçük detaylarda bile hayatı kutlama eğiliminde. Zor koşullar ve mücadeleler altında, cazın yaratıcılığına tanık olmak gerçekten etkileyici.

Ancak bu güzel girişim 2019’a kadar sadece üç yıl düzenlenebildi. Ama buna rağmen, Filistin’in kültürel zenginliğini ve müziğin birleştirici gücünü kutlamaya devam etmeye kararlılar. Belki de ilerleyen yıllarda daha fazla caz ritmi, daha fazla umudu Filistin’e taşıyacak.

Ghirass Kültür Merkezi, MahraJazz’ın Filistin’deki ortağı olarak, işgal altındaki yaşamın ortasında nadir bulunan bir vaha gibi. Sınır Tanımayan Müzisyenler’in müzik programı Bara’em Ghirass’ı yürüten merkez, köylerden, mülteci kamplarından ve Beytüllahim’den gelen çocuklara yönelik inisiyatifin bir parçası. Burası, tüm kaosun ortasında sakin, besleyici ve kucaklayıcı bir atmosfere sahip.

Bara’em Ghirass, fidan tomurcukları anlamına geliyor. Burada çocuklar, olmaları gerektiği gibi; öğrenebilen, keşfedebilen, gelişebilen, birbirlerini destekleyebilen, birlikte gülebilen ve müzik yaratabilen çocuklar. Müzik, burada sadece bir enstrüman değil, aynı zamanda bir ifade biçimi, bir dayanışma kaynağı. Müzik, buradakilere normal bir çocukluk yaşama şansı sunuyor.

Dünya Caz Günü Filistin’de

30 Nisan Uluslararası Caz Günü, 2020 yılında Gazze’den canlı yayınlanan etkinliklerle kutlanmıştı. Performanslar, müzik videolarının prömiyerleri, Herbie Hancock Enstitüsü ile Arapça caz atölyesi ve Typo Band konseriyle o gün dolup taşmıştı. Ne güzel bir gün olsa gerek!

UNESCO Ramallah, 2022 yılındaki Uluslararası Caz Günü’nde de Filistinli caz sanatçıları ile Instagram üzerinden canlı yayınlanan bir etkinlik gerçekleştirdi. Bu söyleşi, Filistin’deki cazın tarihine, kültürle olan bağlarına, Filistinli sanatçıların küresel düzeydeki etkileşimine ve on yıllar öncesine dayanan caz ve Arap melodilerinin birleşimine odaklanıyordu. Etkinlik, müziğin ve kültürün birleştirici gücünü vurgulayan geçmişin, bugünün ve geleceğin cazı üzerine bir yolculuktu.

Birkaç yıl içinde coğrafyada neler değişti.

Filistinli müzisyenler için çalmak asla sadece müzik yapmak için sahneye çıkmak anlamına gelmiyor. Uluslararası sahnede tanınmak için bir motivasyon, Filistin müziğinin zenginliğini ve derinliğini göstermek için sonsuz bir tutku var. Filistinli caz sanatçıları, müziklerinin gücüyle dünyaya sesleniyor.

Sınır Tanımayan Müzisyenler’in dediği gibi “Savaş böler. Müzik birleştirir.”

 

[1] 1948’deki Filistin halkının göçü ve mülksüzleştirilmesi.

Nazlı Toprak
diğer yazıları

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir